25 Temmuz 2016 Pazartesi

Thomas Mann - Değişen Kafalar


Thomas Mann, insan ruhunun inceliklerini, eksiklerini, zaaflarını ele aldığı bu romanında aslında bir Hint efsanesini daha da derinleştirerek sizi hikayenin içerisine çekiyor.

Farklı kast sistemlerine mahsup iki karakterin dostluğu üzerinden; bedenleri, zihinleri, değişimleri sorguluyor. Kafa karıştırıyor, düşündürüyor ve sorgulatıyor.

Brahman soyundan gelen ve bir tüccarın oğlu olan Şridman ve demircilik yapıp inek güden Nanda'nın hikayesi. Şridman akıllı, derin düşüncelere sahip bir karakter iken Nanda atletik vücudu, güçlü kolları ile dikkat çekmektedir. Birlikte çıktıkları bir gezinti sırasında nehir kenarında yüzen Sita'yı görürler. Şridman gördüğü kadının güzelliği, narinliği karşısında oldukça etkilenir ve ona sahip olabilmek ister. Arkadaşı Nanda'nın aracılığı ile Sita'nın ailesi ile görüşür ve evlenir. 

Ancak bu yeterli olmayacaktır. Ruh ve beden arasındaki çelişki, insanın bitmeyen istekleri; beklentileri güzel Sita ile ilişkisi... Yaşadığı herşey Şridman'ın kafasını karıştırır. 

Bundan sonra olağan üstü olaylar gerçekleşir. Yazar bütün bunları o kadar güzel bir kurguyla anlatmış ki verilmek istenen mesaj, hikayenin gidişatı sizi hemen içine çekiyor. Bir yaz gününde kolayca okuyabileceğiniz, oldukça etkileyici bir roman.


22 Temmuz 2016 Cuma

Seray Şahiner - Antabus


"Ben, Leyla Taşçı. Bir kamyonetin arkasında tanıştım İstanbulla. Derme çatma bir evde yaşadım, küçük yaşta çalışmaya başladım. Evlat oldum, kardeş oldum, eş oldum, anne oldum. Kendimden başka her şey oldum. Ben, gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinde denk geldiğiniz binlerce kadından biriyim... 'hayatımı yazsam roman olur' derler ya, öyle .. Valla..."

  Kitap alışverişim içerisinde özellikle sipariş verirken en çok merak ettiğim kitap Antabus'tu. Sıradan bir kadının, Leyla'nın hayatına konuk oluyorsunuz bu kitapta. O kadar sarsıcı, o kadar gerçek ve o kadar çok rastladığımız bir hikaye ki... Bunun bilinci ile sinir oluyor, lanet ediyor ama yine de elinizden bırakamıyorsunuz.

İstanbul'a göç eden ve tek gayesi ev almak; gelirini arttırmak olan bir evin kızı Leyla. Evin temellerine katkısı olsun diye konfeksiyona veriliyor ve küçük yaşına rağmen iş hayatıyla, sağlıksız çalışma koşullarıyla, aşkla, şiddetle tanışıyor. İçinde bulunduğu durumdan kurtulabilmek için kendince yöntemler üreten bir kadın... Dedim ya bildiğiniz bir hikaye ya da tahmin edebildiğiniz...

Yazar iki farklı alternatif ile Leyla'nın hayatını gözler önüne seriyor. Dili, vurguları o kadar kuvvetli ki karşınızdaymış gibi hissediyorsunuz. Bu bağlamda okuması oldukça kolay ve sürükleyici bir kitap. 

Seray Şahiner'in bu kitabı, tiyatro oyunu olarak Erdal Beşikçioğlu'nun genel sanat yönetmenliği ile Nihal Yalçın tarafından sahneleniyormuş. Bu performansı ile Nihal Yalçın 20. Afife Tiyatro ödüllerinde yılın en başarılı kadın oyuncusu seçilmiş. İzleyebilmiş olmayı isterdim, işte İstanbul'da olmamanın kötü tarafı sanırım bu da... Oyunu izleyen varsa yorumlarınızı merak ediyorum.





20 Temmuz 2016 Çarşamba

Murathan Mungan - Mahmud İle Yezida

              Mahmud ile Yezida Murathan Mungan'ın yayımlanan ilk kitabı. Bir oyun olarak tasarlanan bu hikaye aynı zamanda Mezopotamya Üçlemesinin ilk kitabı. (Taziye, Geyikler Lanetler ise serinin diğer kitapları) 

             Hikaye Mungan'ın çok iyi bildiği topraklarda Mardin'de geçiyor. Aslında o kadar bilinen, duyulan ama nedense pek sözü edilmeyen yezidi bir kız -Yezida- ve sünni oğlanın -Mahmud- hikayesi... Bir oyun olarak tasarlanmış olsa da okurken bunu hiç farketmiyorsunuz. Kurgu o kadar güzel ve net yapılmış ki aktarılan her şey direkt gözünüzde canlanıyor ve yüreğinize işliyor. Bir çok topluluk tarafından sahnelenmiş bu güzel oyunu izleme fırsatı bulamadım ama denk gelirse mutlaka izlemek isterim.

             Yezidiler sınırı çizilen bir daire içinde kaldığında, çizen kişi o daireyi silene kadar kadar çıkmaz; dairenin sınırını aşmazmış. Başkası için hiçbir anlamı olmayan bir çemberin yezidiler için ne ifade ettiğini anlatıyor. Bana nedense "ya içindesindir çemberin ya da dışında yer alacaksın" şiirini hatırlattı. Muhtemel, çıkamadığımız çemberlerimizden...

            Aslında hikaye bir aşk etrafında dönüyormuş gibi görünse de töre, ağalık, rant kaygısı gibi bir çok ögeye de eleştirel açıdan yaklaşılıyor. Bugün bir çok yerde sayıları oldukça azalmış, yıllarca inanışları yüzünden dışlanmış bir topluluğun da kültürünü öğrenme, tanıma fırsatı yakalıyorsunuz. Midyat'ta iken yaşayan yezidileri halka sormuştum, ne yazık ki çoğunun göç ettiğini, kalanların ise Midyat civarında 2-3 aileyi geçmediklerini ve içlerine yabancı kabul etmediklerinden çocuklarının çoğunun sakat olduğunu öğrenmiştim. Kitapta da ne sünni olan taraftan ne de yezidi olan taraftan birbirleri ile ilişki içerisinde bulunmak istemedikleri ve bakış açıları oldukça açık bir şekilde ifade edilmiş. 

Köyün Delisi: Kimse kimseyi sevmez. Herkes benim gibi. Benim gibi.

             Şimdi ekranlarda dönen töre, ağalık içeren yapmacık hikayelerin aksine oldukça dikkat çekici ve yüreğinize işleyen bu hikayeyi bir solukta okuyacaksınız. Ben elimden bırakamadım. Ben devam kitaplarını almadığım için pişman oldum açıkçası.. Üçlemeyi tamamlayanlarınız varsa beğendiniz mi?

13 Temmuz 2016 Çarşamba

Kitap Alışverişim #Eganba

En sevdiğim şeylerden biri kuşkusuz ki alışveriş! Alma olayı kadar mutlu eden bir şey yok, bunun yanında ekonomileri de sarstığı bir gerçek. Kitap okumaktan çok almayı sevdiğimi de itiraf edebilirim artık. Alayım, dursunlar bir köşede ben izlerim, istersem de okurum. Tabi bu durum okunacak kitaplar köşesini bir yığın haline getirse de var olan stokları az da olsa erittiğimi fark edip kendime alışveriş bahanesi yaratmayı başardım.

Aslında kitapçı gezmek, dokunmak, karıştırmak bakmak daha keyifli... Ancak bu hoş icraat genellikle daha maliyetli hale gelebiliyor. Özellikle akademik kitaplar alacaksanız genelde pek bir indirimle de karşılaşamıyorsunuz. Bende tez için kitap arayışındayken keşfetmiştim eganba'yı. Özellikle online alışverişi tercih etmemin sebebi, maliyet olunca bütün siteleri tek tek kıyaslıyorum. En uygun olan hangisi ise de onu tercih etmeye çalışıyorum. Son 3 alışverişimde de en uygun olan eganbaydı.

Kargo ile kitap gönderme durumu söz konusu olunca paketlemeye oldukça önem veriyorum. En son alışverişimde D&R'dan aldığım kitaplarım normal kargo poşeti içerisinde yamuk yumuk olduğu için paketleme benim için oldukça önemli.

Korumalı ve güzel paketlediğinden kitaplarım hasarsız bir halde sipariş verdikten 1 iş günü sonra elime ulaştı. Diğer siparişlerimde de ya ertesi günü ya da bir gün sonrasında elimde olduğu için hız konusunda da beğenimi kazandı. Bu arada kargo şirketi olarak yurtiçi kargo ve sürat kargoyu seçebiliyorsunuz.

Bazı alışveriş sitelerinde koli içinde pıt pıtlı poşetlerle kitaplar korunma altına alınıyor. Eganba da direkt koli içine yerleştirilmiş. Ancak şuana kadar hiçbir hasarlı ürünle karşılaşmadığım için çokta önemli bir özellik olmadığını düşünüyorum.

Eganba alışveriş yapan herkese fotoğraftaki defterden ve o hafta hediye olarak seçilen kitaptan gönderiyor. Hediye kitaplar her hafta değişiyor, bu da sık sipariş verenler için oldukça avantajlı. Alışverişiniz 75 tl üzerindeyse yine fotoğraftaki eganba amblemli bez çantada hediye olarak geliyor. Ben Paul Auster'ın Kırmızı Defter kitabını satın almıştım aslında. Bu hafta tesadüfen hediye gönderilen kitapta mı Kırmızı Defter'di bilmiyorum ama kolimden aynı iki kitap çıktı. Dolayısı ile benim için şansız bir tercih olmuş olabilir. Ama kitap hediye etmeyi seven biri olarak Kırmızı Kitap'ı da bir arkadaşıma hediye etmeyi düşünüyorum. Bundan önceki alışverişlerimde ise Akhil Sharma'nın Aile Hayatı isimli kitabı ile Küçük Prens'i hediye olarak göndermişlerdi. Ayrıca fotoğraflamayı unutmuşum ama bütün kitapların içinde ayraç mevcuttu.

Uygun fiyat, düzgün paketleme, hızlı gönderim, tatlı hediyeler gibi kategorilerde benden tam puan alan bu siteyi uzunca bir süre alışverişlerimde kullanacakmışım gibi duruyor. 50 TL üzerinde ki alışverişlerinizde ise kargo bedava. Herhangi bir sorunda muhattap bulabiliyorsunuz ve ilgili kişiler sorunu çözme konusunda olabildiğine yardımcı davranıyorlar. Sizde söz konusu kıyaslamaları yapıp gönül rahatlığı ile tercih edebilirsiniz. Nacizane; site özellikle müzik kategorisinde de kendini geliştirir ve plak seçeneğini de geliştirirse daha sık alışveriş yapabilirim. Özellikle uygun fiyat politikasını bu kategoride de devam ettirirse tek tercihim olabilir :)


Aldığım kitaplar da bunlar. Bir çok arkadaşım Antabus'u önerince sepete atmadan edemedim. Elif Şafak ayy pardan Shafak'ın Havva'nın Üç Kızı kitabı ise yine başarılı pr çalışmaları sayesinde radarıma girdi. Biraz muhafazakarlık, biraz sol görüş, azcık gündem ekleyim kıvamında karıştırıp yazdığını düşündüğüm kitabını itiraf etmeliyim ki merak ettim. Sırf Baba ve Piç'in bende ki hatırına satın aldım diyebilirim. Diğer kitaplar ise uzun zamandır sepetimde alınacağı günü bekliyordu. Sizin arasında okuduklarınız, okumayı düşündükleriniz var mı? Ben önce hangisinden başlayacağım konusunda bir hayli kararsız kaldım doğrusu.. 

12 Temmuz 2016 Salı

Orhan Pamuk - Kara Kitap


     Bir çok Orhan Pamuk kitabını okumama rağmen "baş yapıt" olarak adlandırdıkları Kara Kitap'ı okumayı nedense hep erteledim. Hazır hissetmiş olmalıyım ki, uzunca bir sürece yaydığım okuma ritüelimi sonunda bitirebildim. Bu süreçte araya başka kitap aldımi bitirdim, bir başka kitabı okumak için hayal kurdum falan...

       Kitap sıkıcı mıydı, hayır. Hatta başta oldukça heycanlı ve sürükleyiciydi. Amca kızıyla evli olan Galip, karısı Rüya ve Rüya'nın bir gazetede oldukça meşhur bir yazar olan abisi Celal Salik üzerine dönen bir hikaye mevcut. Galip, esas adamımız; küçüklüğünden beri Rüya'ya aşık. Yine hafif kalbur üstü bir aile, aile üyelerinin birlikte yaşadığı bir apartman ve iç içe geçmiş akrabalık ilişkileri var. Amcası yurt dışından apartmana ikinci eşi ve kızı Rüya ile döndüğü gün başlıyor Galip'in aşkı... Rüya değişik bir karakter, özgür, politik, bezgin... İlk kocası ile çalkantılı hayatından sonra Galiple evleniyor. Celal abisi ile de arası daima çok iyi. Celal Rüya'dan bir hayli büyük, kırgınlıkları olan ve bunu köşesinde rahatça ifade eden bir adam. Düşündükleri, hikayeleri, gördükleri, duydukları ne varsa kaleme döküyor. Kitap içerisinde bu kadar çok bahsedilen iki karakteri hep Galip'in ağzından ve anlattıklarından öğreniyoruz. Kendileri yer almıyor.

     Bir gün Galip eve geldiğinde Rüya'yı bulamaz. Aklında bin bir senaryo olsa da beklediği sonu yaşadığını anlaması uzun sürmez. Bundan sonra Rüya'yı aradığını sandığı ancak kendini, kendi benliğini keşfetmeye çalıştığı bir sürece girer. Sonsuz aramalar, karıştırmalar; başka hikayeleri doğurur. Celal'in yazılarında ip ucu toplamaya çalışan Galip, başka karmaşaları çözmeye başka parçaları birleştirmeye başlar. 

     İşler bu aşamada karışır da karışır. Orhan Pamuk sanki bilerek bir karmaşa yaratmış. Öyle ki Celal'in yazdığı bir hikayenin içindeyken kendinizi bambaşka bir masal da bulabiliyorsunuz. Bu durum aslında hoşuma gitti, yeni hikayeleri keyifle okudum. Ancak bazen o kadar uzun ve gereksiz betimlemeler vardı ki, olaydan koptum; dağıldım. Bir an önce çözülsün istedim ama tabi ki mümkün olmadı. Tahmin edilebilir ama çarpıcı; yine okuyucunun yorumuna açık bir sonla biten bu kitapta beklentim biraz da yüksekti sanırım. Beklediğimden farklı bir teknik, farklı bir tarz olsa da hikaye içinde hikaye; sayfalarca süren betimlemeler gibi problemlerden dolayı ağır okuduğumdan olsa gerek, zor okudum. Kötüydü diyemem, teknik açıdan hiç yorumlayamam ama siz merak ediyorsanız şuraya göz atabilirsiniz.


      Ben 25. yıl özel baskısından okudum Kara Kitap'ı. Tabi ki 500 sayfalık kalın kapaklı bir kitabı okumaya çalışmak bileklerimin yamulmasına sebep olduğundan mütevellit, oldukça zorlu. Siz denemeyin alın kitaplıkta dursun bence agafssah :) Ama 25. yıl baskısının en güzel yanı Orhan Pamuk'un el yazılarını, çizimlerini, kitaptan çıkarılmış bölümleri, daktiloya çekilmiş sayfaları görebilmekti. Merak ediyorsanız ve ilgi duyuyorsanız edinebilirsiniz.

2 Temmuz 2016 Cumartesi

Temmuz Şarkıları #2

Bayrama az kala herkes bir yerlere kaçma peşinde.. Benim gibi geleneksel bayramlara devam edip; yüzme, güneşlenme, tatil yapma durumlarından mahrum kaldıysanız ve sosyal medya üzerinden ... keyfisi temalı gönderileri takip etmeye hazırlanıyorsanız, dinleyecekleriniz hazır.

Jack Garrat - The love You're Given

Raving George Feat Oscar & The Wolf - You're Mine

The Mowgli's - Summertime

Lucian X Remmi - Bobby K

James Bay - Hold Back The River