Evi dışarıdan çekmeyi unuttuğum için fotoğrafı buradan aldım.
Mimarisi ve orjinalliği ile kendisine hayran bırakan bu ev, Hüsnü Züber'in şahsi evi. 1836 yılında inşa edilen bu ev, 1988'de Hüsnü Züber tarafından satın alınmış. Ancak fazla tadilat görmeyen ve daha önceki sahipleri tarafından hoyratça kullanılan bu ev 4 yıllık bir restorasyon döneminin ardından 1992'de Hüsnü Züber Evi olarak turizme açılmış. Kendisi de turizme açtığı evinde yaşamaya devam etmiş, ölümüne kadar. Şahsına münasır olan Hüsnü bey, ölümünden sonra dostlarını, akrabalarını uğraştırmamak adına mezarını ve mezar taşını bile seneler öncesinden tasarlayıp, hazırlamış.
Ev tipik Osmanlı evi, içeri girdikten sonra geniş bir avluya açılıyor. Sağda eskiden ahır olarak kullanılan bir kapı var. Şuan depo olarak kullanılıyormuş anca Hüsnü bey yaşarken burayı sanat tartışmalarının yapıldığı, sempozyumların düzenlendiği bir salon olarak kullanmış. Aydınlık avlunun diğer odaları ise Hüsnü Züber'in kaşıklara, beşiğe, saza, davula işlediği eserlerini sergilediği bir salona dönüştürülmüş. Evin en güzel yerlerinden biri de muhteşem bahçesiydi.
Üst katta ise Hüsnü Züber'in yaşamına, zevkli evine konuk oluyoruz. Evde ki pikaplar ve gramafon iyi bir dinleyici olduğunun da göstergesi.. Keşke kendisi hayatta iken evi gezebilme fırsatım olsaymış diye düşündüm.
Salonun en keyifli yerlerinden biri de Muradiye Külliyesi'ni gören bu köşe olmalı... Ev biraz ara sokakta kalmış. Tabelalar yönlendiriyor olsa da bu tarz güzelliklerin daha fazla duyurulması gerektiğini düşünenlerdenim.
Özellikle bu civarda Osmanlı mimarisine ait o kadar çok ev var ki.. Hepsi yıkılmaya bir kala durumunda bekliyor.. Ciddi bir restorasyonla eski Bursa sokaklarının turizme açılabileceğini düşünüyorum. Tabi ki restorasyondan kastım, yeni mermer taşlarla döşemeler ya da hiç alakası olmayan kapılarla aslında burası böyleymiş demeler değil. Bursa'nın bu konuda ki başarısı ortada... Neyse efendim, siz gidin; gezin, görün...
Amasyaya benziyor.
YanıtlaSil