24 Temmuz 2014 Perşembe

Hakan Günday - Piç

     

     Hakan Gündayla tanıştığım ilk kitap; Piç. Birçoklarına göre yanlış bir tercih yapmışım. kitabı okuduktan sonra açıkçası bende öyle düşündüm.. Kötü müydü hayır, ama ben o kadar büyük beklentilerle okudum ki ister istemez hayal kırıklığı yarattı diyebilirim..
    Cenk, Afgan, Hakan ve Barbaros... 4 tane bir baltaya sap olamamış, hayatı tabiri caiz ise dünya bir yerime minare bir yerime kıvamında yaşayıp boşvermişliğin dibine vurmuş bence 4 serseri.. Ailelerinin, arkadaşlarının, aşklarının uğraşmaktan; uzlaşmaya çalışmaktan bıktıkları adamlar.. İçelim, gezelim, sevişelim kafasından çıkamamış; kendi karakterleri diye tabir ettikleri hayat tarzlarından ödün vermemek için tüm sevdikleri tarafından aforoz edilmiş, 5 kuruşsuz kalmış bu adamlar geçimini sahip oldukları özel eşyalarını satarak sağlıyor ya da bir yerlere sığınıyorlar. Tahmin ettiğiniz gibi karakterlerin durumu da yerinde, zirveyi yaşamış dibe vurmaya çabalıyorlar.. Piçler abi, net. Hikaye de güzel cümleler, vurucu dialoglar vardı ancak sanırım karakterlerin karaktersizliğine olan sinirimden pek odaklanamadım :) 
     Piç'i okudunuz mu,  sizce bundan sonraki Hakan Günday kitabım ne olmalı? Sizi en etkileyen romanı hangisiydi? Fikirleriniz doğrultusunda ikinci kitabımı seçeceğim.. Önerilerinizi bekliyorum. 

İnstagram Kandırmacası

       Tüm sosyal medya unsurlarını hunharca kullanan ben için instagramın ayrı bir yeri var diyebilirim. Görsel olarak bir şeylerin anlatılması hem çok daha kolay ve hem de daha kalıcı gibi geliyor. Tabi bu durum en fazla kendi çapında satış yapan işletmelerin işine geliyor. 
      Açıkçası beğenerek takip ettiğim ve alışveriş yaptığım instagram butikleri var ama "sipariş üzerine 15-30 gün içinde teslim"cilere inanılmaz sinirleniyorum. Çünkü açık ve net insanları gerizekalı yerine koyuyorlar ve sıfır çaba ile  para kazanıyorlar. Son zamanların modası olan vintage bikinilere bende bayılıyorum ve tatil öncesi 15-30 gün beklemek istemediğimden daha fazla para verip instagramdan alayım dedim. Çünkü önceden sipariş verip o malı elinde tutma riskine giren kişi için o parayı ödemek beni rahatsız etmez. Ama "canım sen parayı yatır, ben sipariş vercem 20 güne gelir" diyen satıcılara yüz vermeyin, servet dökmeyin. Aradığınız bir çok ürün aliexpresssheinsidechoies, hatta gittigidiyor da söz konusu fiyatların dörtte bir fiyatına mevcut. Bende öyle yaptım, akıllı alışverişler :) 

13 Temmuz 2014 Pazar

Bi Küçük Eylül Meselesi






     İlk vizyona girdiğinde çok ilgi görmüş olmasına rağmen ben ancak izleyebildim. Açıkçası Bozcaada'nın muhteşem güzelliği benim beğenimi kazanan tek şeydi. Kızımız fazlasıyla çılgın, aşka inanmayan, hangover takılmaları hayat tarzı haline getirmiş bir karakter.. Farah zeynep'te fena oynamamış. Ancak senaryo içerisinde aşık olacağı çocuk Tek'i yerden yere vurmaları, yetenekleri, karakteri dışında çirkinliğine vurgular yapılması ve çılgın kızımızın böyle birine aşık olmasının imkansızlığın her boşlukta vurgulanması beni rahatsız etti. Bence bir takım şeyler eksikti. Masalsılaştırılmaya çalışılmış ama kanımca saçmalanmış. Yine de boşlukta gider, izlenilebilir.
     Filmdeki karakterimiz Tek bir gazete de karikateist olunca Erdil Yaşaroğlu çizimleri de bize film boyunca eşlik ediyor. Kaza sonucu son 1 ayını hatırlamayan Eylül'e kendini, aşkını anlatmak için hep bu çizimlerden yararlanıyor ve hiç ummadığınız bir sonla karşılaşıyorsunuz.


      Siz ne düşünüyorsunuz, filmi izlediniz mi?

10 Temmuz 2014 Perşembe

Bir İki Dizi..

    Dizi izlemeye bayılıyorum ve bir diziyi beğendiysem bütün sezonları bitirmeden rahat edemiyorum sonrasında da yeni sezon başlayana kadar meraktan patlıyorum. Sıkıntılı bir durum benim ki.. 








    Şu sıra  en heycanla beklediğim dizi ise House of Cards. Başrollerini Kevin SpaceyMichael Gill ve Robin Wright'ın paylaştığı beyaz saraydaki bir denetçinin istediği pozisyonu alamayınca neler yaptığını merak içerisinde izlediğimiz aşk, entrika, cinayet, kumpas dolu şahane dizi ilk bölümden kendini izlettiriyor. Şiddetle tavsiye ederim. Özellikle Claire Underwood (Robin Wright) karakteri soğukkanlılığı ve muhteşem giyimiyle bende hayranlık uyandırdı. Bu ay Altyazı dergisine de göz attıysanız, bir hayli uzun bahsetmişler; (Black Mirror, Master Of Sex gibi dizilerde derginin içerisinde yer alıyor, ben de burada ve şurada övgüyle söz etmiştim hele ki Black Mirror'u izlemediysen, hiç durma.) yazın başlayan ne olduğunu anlayamadan bitiveren yerli dizilere sarmadan  izleyecekleriniz listesinde yerini almasını öneririm :) 






     Bir diğer dizimiz ise 2 Broke Girls. Sürekli ve düzenli izlediğim söylenemez ancak dizi süresinin kısa olması ve genel olarak çokta devam gerektirmemesi ve her halikülarda beni eğlendirmesi fazlasıyla artı. Dizi Max ve Caroline 'ın başına gelen komikliklerden bahsediyor. Caroline babasının dolandırıcılıktan tutuklanmasıyla meteliksiz kalınca garsonluk yapmaya karar verir. Max'le de çalıştığı cafede tanışır ve sonrasında yıldızları pek barışmasada orta noktayı bulup çörek dükkanı bile açmaya karar verirler. Hatta dizinin her bitiminde dükkanı açmak için biriktirdikleri para gösteriliyor. Şimdilerde dükkanı açtılar ama dertleri yine bitmedi, bakalım daha neler olacak..
     Siz şu sıralar neler izliyorsunuz, favorileriniz hangisi?


6 Temmuz 2014 Pazar

Boşluk !

     
   
     1 yıl hazırlık, 4 sene lisans olmak üzere 5 yıl süren eğitim hayatımın sonuna geldim. Uzat kızım boşver öğrencilik yılları gibisi yok sözlerine kulak verip fazlasıyla rahat bir 5 yıl geçirmiş olmama karşın,  sıkıntısız mezun olmayı başardım ki nasıl oldu bende anlamadım :) Tabi  bu süreçte bol bol gezdim, sabahladım, içtim, eğlendim, gördüm, sevdim, kızdım, kavga ettim, alıştım, değiştim ve daha bir çok şey... Yani şimdi  bir devri kapatıyormuşum gibi geliyor,  hiçte hazır değilim düzenli hayata, bir kere 5 yıl boyunca erken kalkmışlığım sayılıdır; ben yıllarca nası erken kalkacağım diye şimdiden karaları bağladım. (hep öğleden sonra dersleri olan öğretmenlere özeniyorum sırf bu yüzden) ayrıca bana ne yea kafama esti ben gidiyorum diyemeyeceksem ve artık bir  şeylere bağlanacaksam bu da çok zor..  Erken uyanmakta hiç adetim  değil...  monotonlaşçam mı yoksa? Yok artık daha neler, evde meyve soyup çay içmem herhalde; ya da içer miyim..Bilemedim.. Şu saatten sonrasını zaman gösterecek.. Benim için uzunca bir tatille başlayan, kararsızlıklarımı karara vardırmama vesile olacak zaman..  Yani daha sık buralardayım artık, irtibatı koparmayalım.  

    Sade - Smooth Operator, bachata sevmeyen adamı bile dans ettirmesinden mütevellit yeri  apayrıdır, ilk dans şarkılarımdandır :)