28 Temmuz 2013 Pazar

çekiliş var!

Dex yayın evinden istediğin bir kitaba sahip olmak için şansınızı denemek istiyorsanız: http://colorful-book.blogspot.com/2013/07/6-cekilis.html bir bakın derim.


Kitapseverler için 5 ayrı kitap hediye, çekilişe katılmak için: http://kitapseverler.blogspot.com/2013/07/cekilisim-var.html


Büyülü ayraç'ta da 300 kişiye ulaşmasından dolayı bir çekiliş başlamış katılmak için : http://buyuluayrac.blogspot.com/2013/08/300-kisi-cekilisimle-uc-kisiye-iki.html







19 Temmuz 2013 Cuma

Orhan Pamuk

 Genelde bir yazarı severim ya da sevmem ama Orhan Pamuk söz konusu olunca kararsız kalıyorum.. Orhan Pamuk'la tanıştığım ilk kitap "Masumiyet Müzesi". Müzesini de gezebilmeyi sabırsızlıkla bekliyorum, gerekli bilgiyi buradan edinebilirsiniz.  http://www.masumiyetmuzesi.org/
 Kitaptaki betimlemeler o kadar kuvvetli ki bir yanda hayal gücüne birşey bırakmazken bir yanda da Kemal'in hislerini anlamanıza yardımcı oluyor. Zaman zaman uzun betimlemelerden sıkıladabiliyorsunuz. Saplantılı bir aşk hikayesi gibi gelsede anlatılan herşeyin gerçekliği var olması (özellikle müze fotoğraflarında Füsun'un küpeleri ve biriktirilmiş onlarca izmariti görünce çok etkinlendim.) sizi hikayenin içerisine sürüklüyor.






 "Bir gün bir kitap okudum ve hayatım değişti."  şeklinde satışa sunulan Yeni Hayat romanı ise daha ilk cümlesiyle büyük bir merak uyandıyor. Kitabı okurken "acaba hangi kitaptan bahsediyo bunlar, ışık var tamam herkes sürükleniyor ama bu ne neden söylemiyorlar bari içinde ne yazıyo onu söyleseler ya" beklentilerine gircekseniz boşa zahmete girmeyin derim. :) Dante'nin aynı isimli kitabından "esintiler" taşıdığı söylenmiş olsada okumadığımdan bu konuda yorum yapamayacağım. (okuma listemde bekleyenler arasında.)  Hiç Orhan Pamuk okumadıysanız, denemek için iyi bir kitap.

 Cevdet Bey ve Oğulları ise benim favorim. Orhan Pamuk'un hayatından izler taşıdığı ve 22 yaşında yazmaya başladığı ilk kitabı kendi hayatından izler taşımaktadır. (Nişantaşı, konaklar, istanbul beyfendileri beyoğlunda eskiden takım elbiseyle gezerdi diyaloglarını sonradan gezi parkı hakkındaki düşüncelerinde bile göreceğiz.) 
  3 bölümden oluşan bu kitabında Pamuk aslında 3 ayrı kuşağın hikayesinide günümüze taşımaktadır. 1905 yıllarında Cevdet Beyin abisi Jön türklere katılıp ihtilalci olmayı seçerken Cevdet bey dönemin tek müslüman tüccarı olmayı seçmiş ve hayatını buna endekslemiştir. Aile hayatına düşkündür, henüz evlenip çoluk cocuk sahibi olmadığı halde yeni açtığı ticaret hanesine şöyle bir isim koyar : Cevdet Bey ve oğulları ithalat-ihracat nalburiye. Zengin, soylu ve kültürlü bir hanımla evlenmek ister. o güne kadar hiç paşa yetiştirememiş orta sınıf bir aileden geliyor olması paşaları önemsemesine yol açar. Toplumsal konumu nedeniyle sürekli bu üst sosyo-ekonomik sınıf karşısında ezildiği, aşağılık kompleksi içinde yaşadığı anlaşılmaktadır. Bir paşa kızı olan Nigar Hanımla yapacağı evliliğin bir anlamıda bu aşağılık duygusundan kurtulma isteğidir.
  İkinci bölümde karşımıza çıkan Refik ise Cevdet Bey'in 2 oğlundan küçüğüdür ve Cumhuriyetin gelişmesiyle birlikte ülke sorunlarına duyarsız kalamayan, mühendis olduğu halde baba mesleğini devam ettirmenin ağırlığı altında ezilip bir şeyler yapabilmenin sorumluluğunu ve gelgitlerini yaşayan Refik'in ruh halinin yanı sıra köşk hayatının yavaş yavaş bitip apartman hayatına geçişin ve sözde modernleşmenin izlerini görüyoruz.
  Üçüncü bölümde ise Refik'in yurt dışında tahsil görmüş oğlu Ahmet'i göreceğiz. Ahmet ihtilal döneminin etkisiyle amcasının izinden gitmek istemiş ancak, gerekli cesareti gösteremeyişiyle kendi resimleri; babannesi arasında kendini 2 eve hapsetmiştir. (Orhan Pamuk'a ait izler taşıdığını düşündüğüm karakterdir aynı zamanda.)  
  

Şipşirin : Şirince

  İzmir'e gelmişseniz görmeden gitmeyeceğiniz yerlerden biri de şirince olmalı. eşsiz doğası, birbirinden güzel ve belkide biçok yerde bulamayacağınız şarapları otantik duruşuyla gezmeye görmeye ama en çokta içmeye değer. Efenim Maya takvimine göre 21 aralık 2012de kıyamet kopacak sadece şirince ayakta kalıcak denmiş Tom Cruise bile buralardan ev almış buna karşın rivayet patlamış olsada Şirince'nin tanınması açısından iyi oldu. 
  Bir diğer efsaneye göre ise eski adı olan Kırkınca'nın dağlara vuran kırk kişiye atfen verildiği söylenirmiş.








Girdiğiniz her bir dükkanda değişik şaraplar bulabilir ve istediğiniz kadar deneyebilirsiniz sadece denediklerinizle bile sarhoş olmanız mümkün :) Ama benim favorilerim karadut, yaban mersini, vişne çekirdeği ve kavun şarabı. Hani giderseniz bana da hediye getirebilirsiniz.. 

Erken saatlerde gidip şahane köy kahvaltısını da denemenizi tavsiye ederim. Birbirinden güzel reçelleri, marmelatları ve organik ürünleriyle kahvaltı severler için tam bir şenlik.

Selçuk'a 8km olan bu köye gitmişken Selçuk efes harabelerinide gezmemek olmaz. Her ne kadar giriş ücretleri biraz fazlacana olsada bu konuda da maximum kartınızın avantajlarından yararlanabilirsiniz. (benim gibi üniversitenin daha ilk yılından kart maduru olanlar içinse hayat çook zor.)
Selçuk çarşısına uğrayıp hediyeliklere ve de şile bezinden yapılmış şahane giysilere bakmadan geçmeyin derim.






Buralara gelmişken muhakak şunlarıda görmeden geçmeyin diyorsanız yorumlarınızı bekliyorum canımlar :)

18 Temmuz 2013 Perşembe

Okumak için keyifli bir etkinlik

İnternet üzerinde gezinirken denk geldiğim oldukça keyifli bir yarışma başlamış. Yarışmanın sahibesi Pinuccia'nın Kitapları ' ziyaret ederek yarışma detaylarını öğrenebilirsiniz. Zaten okuma listem aklımda hali hazırda bulunduğundan bu küçük oyunla puan toplayabilmek için daha keyifli bir hale getirebilirim diye düşündüm.

5 puan: Yukarıdaki kuralların hepsini boşverip canının istediği herhangi bir kitabı okuyanlara. 
Paulo Coelho - Şeytan ve Genç Kadın

5 puan:
 Genel kural en az 200 sayfalık kitap okumak olsa da 150 sayfadan kısa bir kitap okuyanlara. 

Umay Umay - Orospu Kırmızı

10 puan:
 Okuduğu kitabın adında bir renk olanlara. 

E L James - Grinin elli tonu

10 puan: Bir serinin ilk kitabı dışındaki bir kitabını okuyanlara. 

15 puan:
 Kendisi dışında herkesin o kitabı okuduğunu düşünüp sonunda o kitabı kendisi de okuyanlara.  
 Ahmet Ümit - Beyoğlu Rapsodisi (gerçekten okumayan bir ben kalmış olabilirim.)

15 puan:
 Yasaklanmış bir kitap okuyanlara. (*)
Bedri Baykam - Kemik (Bir ara yasaklanmıştı sayılır mı?)

20 puan: Esas mesleği yazarlık olmayan bir kişinin yazdığı bir kitabı okuyanlara.
Zülfü Livaneli - Kardeşimin Hikayesi
20 puan: Türü kurgu olmayan bir kitap okuyanlara. 

20 puan: Hiç görmediği bir ülkede olayların geçtiği bir kitap okuyanlara. 
Jerzy Kosinski - Boyalı Kuş

25 puan:
 400 sayfadan uzun bir kitap okuyanlara. 
Adalet Ağaoğlu - Bir Düğün Gecesi (okuyorum.)

25 puan: Romanın yazarı veya karakterlerinden birinin adı veya soyadı kendisininkiyle aynı olan bir kitap okuyanlara. 

30 puan: Kendi doğum yılında doğan veya ölen bir yazar tarafından yazılmış bir kitap okuyanlara.

Son Zamanlarda Ben

Okulların kapanması, bütünlemelerin bitmesi derken bir de benim gibi tatili erken yapanlardansanız ev de oturmak birkaç gün keyifli sonrasında ise depresyona sürükleyici.. Aman efendim biz hiç oralara gelmeyelim yapacak bir şeyler vardır diyenlerdenseniz benim de birkaç önerim var:




 Adalet Ağaoğlu'nun dar zamanlar üçlemesinin ikinci kitabı olan "Bir Düğün Gecesi"nde kitabın ana karakteri olan Tezel "İntihar etmeyeceksek içelim bari!" diyerek okuyanı daha ilk cümleden derinden sarsıyor. Her ne kadar kitapların sıralamasının bozulmasından taraf olmasamda üçlemenin ilkini okumayı sonrasına bıraktım. Kitap esasen bir düğün gecesinde geçiyor. Bütün kitap düğün boyunca klasik hepimizin o masada otururken yaşadığımız düşündüğümüz şeyleri anlatırken Tezel'in geçmişe dönmesiyle aynı zamanda dönemin olaylarından, devrimden, aile ilişkilerine ve aşka da yer veriyor. Ara ara verilen flashbacklerle ailenin diğer karakterlerinide tanıma fırsatı buluyoruz. 


   Yusuf Atılgan'ın "Aylak Adam"ı da şu sıra bir çırpıda okuyup bitirdiklerimden. İlk bölümü biraz sıkıcı geçsede ikinci  bölümden sonra sürükleyici bir hal alıyor. Yusuf Atılgan'ın kısaca c. dediği sıradışı, herşeyden sıkılan, farklıyı, sıradışını arayan, herşeye karşı ama aslında gerçek aşkı arayan bir adamın öyküsü..

     Sen Bihter Ziyagilsin!


 3837478924947923. kez sıkılmadan Aşk-ı Memnuya denk geldiğimde izlesemde bütün bir gün için yeterli olmuyor. Tam bir dizi sever olduğumdan yazın zor zamanlarıma pek birşey bırakmasamda şu ara bir arkadaşımın tavsiyesiyle başladığım "The New Normal" beni bu sıkıntıdan kurtardı. 

Gay bir çiftin çoocuk yapabilmek için bir taşıyıcı anne bulmaları ve taşıyıcı anneyide dahil ettileri hayatlarında ki komik eğlenceli problemleri anlatan dizi 20 dakika civarında sürmesinden mütevellit çabucak bitiveriyor. Ben çok sevdim, denemenizi tavsiye ederim. 

Şu aralar ki depresif ruh halimden kaynaklı olsa gerek, Birsen Tezer'in ikinci cihan albümü de playlistimin en baş sıralarında. Yumuşacık sesi, farklı yorumuyla her bir parça tekrar tekrar dinlemeye değer. Ben en çok delikanlıyı sevdim. 




Sizin yorumunuz ne? Boş zaman tavsiyelerinizi bekliyorum :)


Yola Çıkma Vakti..

Oldum olası pembe bir vosvosum olsun, direksiyonda ben bavulumda hayallerim ucu bucağı olmayan bir yolda gidebileyim isterim. Henüz bir vosvosum olmasada hayallerimi, bana dair herşeyi paylaşabilceğim bir alanla bavulumu azıcık aralayabilmek için; Merhaba :)