28 Kasım 2015 Cumartesi

Bütün Çılgınlar Sever Beni

           24 Kasımda Bursa Sanat Mahal'de izleme fırsatı bulduğum bu oyunu anlatmasam olmazdı. Mert Fırat'ı Başka Dilde Aşk ile tanıdım, Onur karakterini canlandırmasında ki başarısıyla beni kendine hayran bırakan bu adam diğer filmlerinde de çıtayı hiç düşürmedi ve bence her rolünün üstünden hakkı ile geliyor. Tiyatro ise farklı bir alan ve Bursa'da denk gelince kaçırmadım gittim. Biz ne zaman izleyebiliriz diyorsanız 21 Aralıkta tekrar sanat mahalde sahne alacak. Biletler çabuk tükeniyor, hemen alın ve gidin. Detaylar için şuraya alayım sizi.       


Kadın ve erkek ilişkisini özellikle erkek bakış açısıyla tiye alan oyun, konusu itibariyle oldukça sarıyor. Geçmişinde bir hayli çapkın olan Yosif; kişi kendinden bilir işi güdüsü ile karısına olan güvensizliğini kanıtlamak için kurduğu oyuna kadim dostu Angel'ı da alet eder. Ancak oyunun içerisinde hiç hesaplamadığı şeyler vardır ve bir anlamda sarpa sarar. Oldukça itici ve yavşak bir karakter olan Yosif'i Mert Fırat canlandırıyor. Karakteri yansıtışı ve her anlamda hissettirişi muhteşem! Bir çok yerde kahkahalara boğuluyor ve zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz.

Biletler öğrenci 25, tam 35 TL. Oyun tek perde ve yaklaşık 70 dakika sürüyor. Keyifli zaman geçirmek istiyorsanız kaçırmayın, yerinizi alın derim.

Zeki Müren Memleketinde

Bursa'nın Hisar semtinde doğup büyüyen Zeki Müren, tüm Bursalılar için özeldir. Feminen duruşu, şaşalı kostümleri, farklı bakış açısıyla hem döneminde hem de şimdi ki zaman da sevmeyeni yoktur. O zamanların koşulları düşünüldüğünde bile saygı ve sevgi ile karşılanmıştır. "Sanat Güneşi" olarak anılmıştır. Belki başka şehirler de gezme fırsatı yakaladığınız İşte Benim Zeki Müren sergisi Tofaş Anadolu Arabaları Müzesinde 11 Kasım itibariyle açıldı. Henüz gidip görebilme fırsatı bulamadıysanız üzülmeyin, 19 Şubata kadar vaktiniz var. 


           Tofaş Anadolu Arabaları müzesine girdiğiniz andan itibaren Zeki Müren'in hoş sesi sizi çağırıyor. Birbirinden güzel şarkılarıyla onun hayatına, kişisel özelliklerine, özeline, sanatına konuk oluyorsunuz.


             Oldukça ses getiren ve kendisinin tasarladığı şahane kostümlerinin yanı sıra, plaklarını, film afişlerini, sanat camiasından arkadaşlarıyla fotoğraflarını görebilirsiniz.


           Serginin bir diğer güzel yanı ise ardı sıra yayınlanan birbirinden güzel Zeki Müren filmini sergi içerisinde bulacağınız sinema salonunda izleyebilecek olmanız. Boş bir gününüz de muhakkak değerlendirmenizi öneririm.





          Sergiye giriş ücretsiz, Pazartesi günleri hariç her gün açık olan bu müzeye 10:00 - 17:00 saatleri arası gidebilirsiniz. Sergi gezisi sonrası araba müzesini de gezmeyi unutmayın. Soluklanmak isterseniz, Fayton cafe de kahve içmekte gerçekten şahane, yemekleri de oldukça güzel. İyi gezmeler :)

22 Kasım 2015 Pazar

Bursa - Tofaş Anadolu Arabaları Müzesi

     Takılın peşime sizi  çok güzel bir yere götürüyorum. Setbaşını geçiyoruz, Çelebi Mehmete gelmeden tabelaları takip edin, oralarda pek hoş bir müze Tofaş Anadolu Arabaları müzesi... 



       Eski arabaları, tarihini öğrenip; belirli zamanlarda sergilenen sanat eserlerine ya da değişik müzeleri gezebileceğiniz, tarihi hamama ulaşabileceğiniz kocaman bahçesinde gezinebileceğiniz ve cafesinde kahvelerinizi yudumlayabileceğiniz bir yer burası. Fayton cafe; kitabınızı okuyabileceğiniz sessizlikte ve güzellikte! Akşam ise yanan şöminesinin önünde şarabınızı yudumlayıp, sevdiğinizle oturabilirsiniz.


        Çok güzel bir ambiansı ve tarihi dokusuyla gezmesi bir hayli keyifli.. Hele ki otomobillere de ayrı bir ilginiz var ise...


         Yörelere göre at arabalarını, faytonları bulabileceğiniz gibi ilk üretilen Murat 124 arabayı da görebilirsiniz.



          Bir değişiklik olsun diyorsanız, yolunuzda setbaşına düşmüş ise görmeden dönmeyin derim. Girişler ücretsiz ve akşam 18:00'e kadar açık.. Bahçesini de gezmemezlik etmeyin sakın :)

18 Kasım 2015 Çarşamba

Huzurlu Yaşam İçin Ev Arkadaşlığının Altın Kuralları


    Aynı evi paylaşmak!! Ne kadar heyecanlı geliyor değil mi kulağa! Sen üniversiteye yeni başlamış ve muhtemelen kankasıyla eve çıkmayı planlayan tatliş kız, bu zorlu maratona hazır olduğuna emin misin?

    Öncelikle durumunuz müsait ve yalnız kalmakla ilgili sıkıntılarınız yoksa tek başınıza yaşamanızı tavsiye ederim. 6 sene boyunca 4 farklı ev arkadaşı ile yaşamış biri olarak bunu canı gönülden söylüyorum! Zira yeri geliyor kendi ailemize tahammül edemiyoruz, elin kızını mı çekçeksin!

    Neden dersen bir kız arkadaşınla çıktığın evde asla 2 kişi yaşayamıyorsun! Çünkü ailelerinin yanında baskıdan başı dönen kızlarımız üniversite ortamında istediği her şeyi yapabileceğini ve uçanı kaçanı eve doldurabileceğini zannediyor. Şanslıysan 2+1 yaşarsın, değilsen bitmek bilmeyen misafirlerle kolay gelsin. Yok beybisi biz anlaştık diyorsan o anlaşmayı sende çiğnersin, o da çiğner geçmiş olsun. 

     Bir de samimi olma durumu var.. En yakın arkadaşımla eve çıkmalıyım, en yakın arkadaşımı öldürmek istiyoruma dönebiliyor.. Çünkü o en yakın arkadaşın seni anası, babası, sevgilisi zannedip hayatı zindan ediyor.. Bir de ilgilenmezsen küsme durumları var... Hele bir de çakalsa kiçim ağriyor, başim ağriyorla bütün işleri sana yıkması an meselesi haberin olsun.. Ben herkes kendi işini görsün kafasında bir insan olduğumdan bu tarz durumları sallamıyor, ilgilenmiyordum.. Ama duygusal biri isen yıpranma payını bir düşün.

     Öğrenci evinin en gereksiz görülen ama en önemli elektronik aleti kesinlikle bulaşık makinesi! Bunu bulaşık biriktirmekten çatal, bıçak, tabak bulamayıp; yıkamamak için çöpe atan ve yenisini alan birisi olarak söylüyorum! Cimrilik yapma al, aldır! Çünkü kimse vize, final zamanlarında -hele kış aylarıysa ve evde doğalgaz, termosifon yoksa- bebek poposu yumuşaklığındaki ellerini suyun altına sokmak istemiyor. Bu gibi durumlarda sıraya koymak bir çözüm tabi başarabilirseniz. Ben bir süre rus batağında ki şansımla da idare ettim ama bir yerden sonra yemiyorlar :) Gelen misafire kakalamakta bir çözüm çünkü o misafir, misafirler hep geliyor ve yıkamadan gidiyor.. Tabi bir iki yıkamadan sonra onlar da yıkamıyor ama sizde sirkülasyon fazlaysa böyle idare edebilirsin :) Ben yemek yapayım o yıkasın dersen... I ıhhh! Hanım kızımız seni anası zannedip her gün yemek bekliyor ki bu da derslerde soğan kokan elleri beraberinde getiriyor, al sen o makineyi!

     Aynı bölümde ve de aynı sınıftaysan şenlik başlasın! Senin ondan daha başarılı olma ihtimalin yok, en iyisi o.. Diyelim ki oldun, sıçtın işin gücün yok bunu çalıştırmakla yükümlüsün. Hadi çaliştırdın, bitti mi? Yooo beybisi, o muhtemelen öyle bir gerizekalıdır ki ömrü boyunca powerpoint açmamış, excel kullanmamış, wordte yazı yazmamış hatta internette kaynak taramamıştır! Yani sana öyle yedirir.. Grup ödevlerinde bütün angarya sende.. Olmadı sınıfta kalcam yalanıyla sana itelenen ödevler seni bekler.. Not saklama, derse girdim ama not tutmadım durumları da ilerleyen zamanlarda kapını çalabilir... Sen güvenme ona.. Hele bir de yapma, ya da yaptığını beğenmesin! Senden fesatı, kıskancı yok.. Bütün okuldan dinlersin. Neden? Çünkü ömrü billah sorumluluklarını başkasına yıkarak yaşamış asalak kızımız, seninde onun işlerini yapmakla yükümlü olduğuna inanır.

    Diyelim ki ev arkadaşının sevgilisi vardı ve ayrıldı! Havaaaar komşular... Tam kıç baş dağıtma zamanları.. Hele bir de çapkınsa, ne sen sayabilirsin ne de başkası ama tabi ki ortamlarda iyi aile kızı pozları gırna buna da şaşırma. Avutayım şuncazı dersen gecelerde, partilerde ezeceğin paralar ve sileceğin kusmuklar seni bekler! Hele o erasmus partileri... Nasıl tiplerin İtalyan erkek aşkıyla coştuğunu gördüğünde inanamayacaksın!  Tabi bunca cozutmanın sonunda senin kız da birini bulur ve o andan itibaren yapışır. Öyle bir yapışır ki kimse ayıramaz.. Sülük sevgilinin de faydaları yok değil, aklını kullanırsan bakkala, çakkala, amelelik işlerine koşturur rahat edersin. Beleş tamirler de cabası.. Ama genelde beceriksiz oluyorlar, sen tuvalet sildir en iyisi.. Bir de sülük sevgiliye yaranma evresi var.. Mesela öğlen yaptığın çorbayı akşama bulamazsın. Neden çünkü enişten lol oynarken; sigara dumanından, havasızlıktan bitap düşmüş bir bakkala çıkışta şifayı kapmıştır. O aşamadan sonra gitsin pastalar, börekler, çörekler.. Gitsin de gelmesin!! (Merhaba stalker, amcayla aran nasıl?) 

    Temizlik! En nefret ettiğim kısım bu.. Öyle hijyen hastası tiplerden olamadım hiç.. Temizlik yapmayı da sevmem. Ama pislikte de yaşamam! Belirli zamanlarda temizlemeye çalişirim, ama birlikte temizleyelim de genelde ya senin ya onun işi uymaz.. Sıra sana o kadar çabuk gelir ki anlamazsın.. Bu sebeple de parası neyse verelim, ayda 1 gelsin biri temizlesin kafasında oldum. Çok mu zengindin kızım dersen değildim tabi ki, yemeyelim birbirimizi eğlenmeye çıkmayıver bir akşam; ya da o pahalı restaurantta yemek yemeyiver sende temizlikçi tutarsın :) Ama tabisi bütün harçlığını 4698764 liralık çantaya yatıran sonra aç gezen ev arkadaşlarım buna yanaşmadı. Bizde belirli zamanlarda yapılan temizliklerle çözmeye çaliştik. 1 numara çok temiz olduğunu iddia ederdi, öyle temizdi ki manitasının evini bile dip köşe silerdi.. Ayacıklarına toz gelince tiksiniyormuş. Ama mezun olacağı sene bozulan süpürgemiz sonrasında aylarca süpürgesiz kalmamız bu hijyen meraklısını hiç etkilemedi. 2 numara titizdi gerçekten, hatta cam silelim diye tuttururdu.. Ama tabisi o cama çıkamazdı sonuçta okulun Adriana Lima'sıydı, onu tanıyan 3-5 arkadaşı ya görseydi.. Ya da fanfinfonları.. Bende silmezdim.. Gelene kakalanırdı. 3 numara ise tam bir şov girl'dü. O hamaratlık, o titizlik.. Maşallahtı dorusu.. Hep başkası yapsın o oje sürsün kafasındaydı, canım benim.. Ev hayatımız boyunca hiç yapmadığı ama yaptığını iddia ettiği yemekler arkadaşları arasında gereken şöhreti yakalamıştı. Resmen bir reklam, pazarlama uzmanı kabiliyetiyle göz dolduruyordu. Temizlik olayını bende çözememişim, kolay gelsin.

   Biz çok iyi arkadaşlarız, aramızda 3'ün 5'in; sigaranın falan lafı olmaz! Aha, sıçtın! Günde 3-5 sigara içer ama her gün paket alırsın. Alkol seviyorsan yandın, zulaların ilalebet patlamaya mahkum, çünkü hep içmelik bir sebep vardır. Tabi ki ekmek, su, peynir zeytin gibi şeylerde hesaplanmaz ama nedense sana kalır.. Kalsın nolcak, biliyorum sen sallamazsın ama işin çakallık boyutunu ayıktığın anda.. Gerilen sinirler ve sen baş başasın!! Bu aşamada belirli bir süre yemekleri ayırmak ve ayrı takılmak işe yarıyor. Kyk'lar yatar yatmaz da aylık alışveriş hayat kurtarıyor. Not et sen kenara!

  Bu ay elektirik faturasını sen öde ben vereyim olayı... Sakın diyeyim, minimum 1 ay alamazsınız... Hatta öyle ki elektirik için olmayan paranın ne kadar saçma şeylere harcandiğini gördükçe sinir krizi geçirirsiniz. Onda yoksa sende de yok, net!

  Bir de en fecisi hiç bir şey bilmeyenler! Yani siz el bebek gül bebek büyütüp bunları hangi akla hizmet dışarı okumaya yolluyorsunuz anlamıyorum. Makarna da mı kaynattırmadınız arkadaş? Çay koyamaz, kahve yapamaz, bulaşık yıkayamaz, çamaşırı makineye atamaz!! Bir bok yapamadığından olsa gerek yalnız da kalamaz! Öğrenmek içinde çaba harcamazlar çünkü muhtemelen kahvaltıları bile tepside yataklarına gelmiştir. Burada şu garibanlara kızsam da bu çocukları yetiştirenlere daha çok kızıyorum! Özellikle erkeklerde durum daha da vahim. Çünkü bir şeyi beceremediklerinden annelik yapacak kızlarla sevgili olup günü kurtarma peşindeler; tabi ki şanslılarsa.. Yakışıklı çocuklarınızı ne yazık ki kapışmıyorlar. Ne hayallerle gelen yiğitler bir oda da hazır gıda ve pc oyunlarında derman arıyor..Resmen kabuslar, böyle biriyse ev arkadaşı adayınız şimdiden şutlayın! Annelik için çok gençsiniz..

   Mezuniyete 1-2 sene var, hehh işte o evre ev arkadaşınızın sevgilisi ile karı kocacılık oynama evresidir. Nişan, düğün, gelinlik hayalleri uçaar gider.. Bunları dinlerken çektiğiniz eziyetler bir yana düne kadar gözü felfecir okuyan kızın ne çabuk bu kafaya girdiğini anlayamazsınız. Hele bir de bu aşamada bekarsanız, uuvv giren çıkan lafın hesabı yok. Dinlemeyin, ilgilenmeyin.. Zaten mezun olunca ayrılıyorlar. 

   Senin şuyunu ödünç alabilir miyim? Ben çok elzem bir durum değilse asla kıyafetlerimi ya da başka bir şeyimi vermiyordum. Sende ne biçim arkadaşsın demeyin. Elini veren kolunu alamıyor. Sonra cağnımm botlarınız kankanızın taraklı ayaklarında ziyan olurken hatırlarsınız sözlerimi.. Vermeyin! Ama tabi ki arsızlar olabiliyor, siz vermeseniz de alıp giyerler.. Şaşırmayın. Mülk kavramı, özel hayat, saygı gibi önemli unsurları çocuk denilecek yaşlarda öğrenemeyince siz de öğretemiyorsunuz. Uğraşmayın, ortamlarda rencide edin! Kesin çözüm, utanıyorlar.. (utanabilmeleri de ayrı bir ironi.)

   İyi yanları yok mu bu ev arkadaşlığı durumunun diyorsanız var tabi ki ama o da başka bir yazının konusu, umarım her şey yolunda gider. Şimdiden size bol şans!

    

17 Kasım 2015 Salı

Kafayı Sıyırma Noktası


     "Sürekli kendine bakan, kendinin fotoğrafını çeken insan hakikatten kafayı sıyırır sonunda." diyor Ece Temelkuran bir yazısında..

      Gerçekten "kafayı sıyıran" bir kitle olduğuna inanıyorum. Otobüste gidiyorum yanımda oturan kız 45 dakikalık yolculuğumuz boyunca Snap atabilmek adına şekilden şekile girdi. Normalde pek huyum değildir kafa uzatmak ama insan bir noktadan sonra kendini alamıyormuş, bu zamana kadar kafasını telefonuma sokan teyzelere hak verdim :) Snapleşme olayı bitti, selfie çekmeye başladı... Ben de ise tek bir şey, neden? Neden bir insan halk otobüsünde 25 ayrı kafa oynatma seçeneğiyle selfie çeker ki? Hayır bunu paylaşmak zorunda mıyız?

     Bazen bende içimdeki sonsuz paylaşma aşkını durduramıyorum. Hani konuşuyorsun da sen de durum çok mu farklı derseniz, değil! Gıybetten ölicimmm!! Whatsapp guruplarım sağ olsun :) Ama artık cevap yazmamaya karar verdim, sanırım bende sosyal medya diyetindeyim... 

    Çok mu bağımlıyız? Telefona, tablete, bilgisayara, televizyona.. "Kaliteli" yaşam için ne kadar çabalıyoruz, ya da böyle bir gayemiz var mı? Bilemiyorum. Sadece sıkıldım.

     

3 Kasım 2015 Salı

"Güvencesiz Hayatlar"


   Sinema severlerin yakından takip ettiği Gezici festival; Türk sinemasının seçkin örneklerini göstermek ve tanıtmak için 21 yıldır yollarda.. 27 Kasım - 10 Aralıkta çeşitli atölyeler ve yurt içi ve yurt dışı konuklarıyla buluşmak üzere yola çıkacak.

   27 Kasım - 3 Aralıkta Ankara, 4-7 Aralıkta Bursa'da ve 9 - 10 Aralıkta Kastamonu'da olmak üzere 3 şehir gezecek. Ben Bursa gösterimlerini kaçırmak niyetinde değilim, gösterimler Sanat Mahal'de gerçekleşecekmiş; benden söylemesi. Ayrıca Sanat Mahal'deki diğer etkinliklere de göz atmanızı şiddetle öneririm.

   Festivalin bu yıl ki teması "Güvencesiz Hayatlar". İş güvencesi olmadan çalışan işçilerden göçmenlere, yöneticilere, akademisyenlere dair güvencesiz hayatların yer aldığı filmlerden özel seçkilere ayrı bir yer ayrılmış. İnsanın Değeri, İki Gün ve Bir Gece, Kralın Yeni Giysileri seçkide yer alacak filmlerden. Festival hakkında detaylı bilgi almak isteyenler şuradan yararlanabilir. 

2 Kasım 2015 Pazartesi

Kasım Şarkıları #2

     Bitmeyen seçim sürecinin nihayet sonuna geldik.. Sonuç şaşırtmadı belki ama.. Bu kadar oynanan oyun arasında katlanarak artan bir oy oranı... Anlamlandıramadım.. Herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini düşünüyorum. Huzur, adalet, özgürlük, eşitlik dolu günlerimiz olsun. 

Imagine Dragons - Radioactive

Girls in Hawaii - Not Dead

Artic Monkeys - Do I Wanna Know

Milky Chance - Stolen Dance