30 Ekim 2015 Cuma

Evernote Nasıl Kullanılır? Ne İşe Yarar?

   Yazı yazmak, not tutmak benim için büyük bir keyif... Sınırsız ne olursa olsun yazabilirim sanki.. Ders çalışırken ya da bir şey yaparken de not alarak çalışanlardanım.. Günümü, yapacaklarımı, önemli olan her şeyi not ederim. Ancak makale, dergi gibi online kaynaklara ulaşıp alıntı yapmam gerektiğinde işler biraz değişti. Word ya da benzeri bir uygulama üzerinde biriktirmek -kaydetmek- oldukça karışıklığa sebep olabiliyordu. Dosyalar birikince aradığımı bulmak zorlaştı, olanı unuttum.. Özellikle tez için bolca kaynak taradığım şu sıralar pek sevdiğim uygulama Evernote! Kurtarıcım oldu desem abartmam. Tabi ki hala defterlerle bağımı koparmış değilim ancak bilgisayarda almam gereken notlarda tercihim bu tatlı defter.

   Nedir bu Evernote derseniz; listeler oluşturmak, notlar almak, hatırlatıcılar kullanmak, bir siteden alıntı yapmak gibi özelliklerle kullanabileceğiniz akıllı bir ajanda -not defteri- olarak düşünebilirsiniz. 3 sürümü var: Basic, Plus ve Premium. Ben ücretsiz olarak Basic sürümünü kullanıyorum ve oldukça memnunum. Ancak siz sesli, videolu kayıtlar almak; sunum yapmak, hepsini bir araya toplamak için ücretli olan Premium sürümünü kullanabilirsiniz. Ben Evernote'u kullandığım amaçlar doğrultusunda açıklamaya çalışacağım. 

1. Farklı Konulara Sahip Defterler Oluşturmak: İlgilendiğim konuları farklı klasörler ve klasör içinde dosyalar şeklinde kaydederek saklamaya çalışıyordum. Ancak bir süre sonra aradığım içerikleri bulmak zorlaştı. Bu uygulama ile farklı kategorilerde defterler açtım ve bu kategorilere ait dosyaları, resimleri kaydettim. Siz de böyle bir notlama sistemi oluşturacaksanız, karışık notlar biriktirmektense defterler açıp, konulara göre etiketler kullanabilirsiniz. Bir diğer güzel yanı ise kaydettiğiniz dosyalara online olarak kolaylıkla ulaşmanız.




2. Etiket: Notlarınıza etiketler koyup rahatlıkla kategorize edebilirsiniz. Böylece farklı defterde de olsa rahatlıkla aradığınız etiketi bulabilirsiniz. Özellikle blogla ilgili notlar aldığımda çokça işime yarayan özellik.

3. Alıntı Yapmak, Beğendiğim Yazıları Kayd Etmek: Özellikle araştırma yapmak konularla ilgili yabancı, Türkçe pek çok kaynak taramak zorunda kalıyorum. Detaylı okuma için de her zaman vaktim olmuyor. Bazen de koca bir makaleyi, kitabı saklayabilmek için indirmem gerekiyor çünkü yer işaretlerim, favorilerim doldu taştı. Geri dönüp okuma yapacağım zaman ise esas yararlanmam gereken bölümü bulmak uğraştırıyor. Bu açıdan benim Evernote'ta en sevdiğim özellik Evernote Web Clipper. Chrome hemen yükleyip; istediğiniz yazıyı, dergiyi, sayfayı dilediğiniz formatta kaydedebilir veya kırparak defterinize ekleyebilirsiniz. Eklediğiniz sayfa, not defterinizde sayfanın linki ile birlikte yer alıyor. 



4. Evernote Clearly: Vaktiniz yok ve sonra nette karşılaştığınız sayfaya bakmak istiyorsunuz, ya da yazı o kadar reklam, fazlalık dolu ki esas içeriğe odaklanmanız zorlanıyor. Bu durumda Clearly tam da size göre. Vurgulama, üzerine yazı yazma gibi seçenekler de mevcut ki bu açıdan benim çok işime yarıyor. 



5. Paylaşım: Oluşturduğunuz notları paylaşabileceğiniz gibi sohbet ekranları da oluşturabilirsiniz. Ayrıca hatırlatıcılar ekleyerek, not aldığınız konuyu unutma ihtimalinizi engelleyebilirsiniz. Atmam gereken mailler olduğunda bu özelliği kullanıyorum.

  Aktif kullanmaya başladığım günden beri -ki 2 ay oluyor- defterlerim ve etiketlerim çoğalıyor. Kullanım kolaylığı ve pratikliği ile sizinde rahatlıkla kullanabileceğinizi düşünüyorum. Benim kullanım şeklime ek olarak şu işime de yarıyor, şu özelliğini atlamışsın diyebileceğiniz ne varsa yorum olarak bırakabilirsiniz. Henüz Evernote ile tanışmamışsanız; Bloglarına uğramak için şuraya, indirmek içinse buraya tıklayabilirsiniz.



28 Ekim 2015 Çarşamba

Yeni Dizi Scream Queens


   Son baharın gelmesiyle yeni dizilerde başladı. Scream Queens 'te bunlardan biri. Özellikle Ryan Murphy'nin dizilerini seviyorsanız, Scream Queens'te sizi sarabilir. Dizi 15 bölümden oluşacakmış ve American Horror Story gibi her sezonda farklı hikayeleri konu alacakmış. 

   Başta diziyi çok gereksiz bulmuştum ancak sonra enteresan bir şekilde beni sardı. Bunda Emma Roberts ve Jamie Lee Curtis gibi pek sevdiğim oyuncuların yer alması da etkili oldu. Emma Roberts, American Horror Story'de muhteşem stili ile büyülemişti. Bu dizi de ise Kappa kızlarının başı ve tabi ki tam bir stil ikonu! 

  1995 yılında işlenmiş bir cinayet ve bu güne yansıyan etkileri.. Cinayetin 20. yılında bir dizi cinayetler işlenmeye başlıyor ve bu cinayetlerin ortak noktalarından bir tanesi Kappa Evini kapsaması.. 


      Chanel Kappa Evinin başı, tam bir kontrol hastası.. Hırsları, popülerliği ve istedikleri için yapamayacağı bir şey yok. En büyük avantajı zenginliği ve güzelliği.. Çok uğraşmış bu statüyü elde edebilmek için, tabi kaçırmaya da niyeti yok.


Okulun dekanı Dean Cathy Munsch, Kappa yurdun da yanlış giden bir şeylerin farkında ve kapanması en büyük gayesi.. Chanel ve yandaşları ise kurtulmak istediklerinden..


     Grace üniversiteye yeni başlar ve annesinin bir Kappa kızı olmasından dolayı sempati duyduğu bu yurda girmeye çalışır. Cinayetlerin ardı sıra gerçekleşmesi ise onda bu sır perdesini aralama isteği uyandırır.

     Aslında benzer hikayeleri ve karakterleri çok fazla izlemiş olsak da dizinin yorumu ve komedi-trajedi kıvamı izletmeye yetiyor..

     Dizinin her bir bölümü yaklaşık 40 dakika sürüyor. Boş zamanlarda izlenebilecekler arasına bir alternatif olabilir. Peki izlediyseniz siz ne düşünüyorsunuz? 

27 Ekim 2015 Salı

Evleneceksen Gel, Tatliş Gelinler

   Tabi ki sadece "belgesel" izleyen, interneti ise araştırma, haber kaynaklarına ulaşma gibi sebeplerle kullanan toplumumuzda izdivaç temalı şeylerin bu kadar tutmasına şaşırmaktayım(!) İzdivacı rahat yaşama vasıtası kabul eden kızlarımız tv'lerde boy göstererek kocayı buldu tabi sonunda.. Ee bu kadar emeğin sonunda kazandıklarını sergileyebileceği bir alanda olmalıydı... İşte orası da sanırım Gelinlerin Tatlı Telaşı...

   Bağımlılık sebebi çok net, henüz karşılaşmamış ve nedir abi bu kafasındaysanız baştan uyarayım. Sorumluluk kabul etmem. Ülkemde ne kadar madur ne kadar aşık ne kadar problemli ya da ne kadar mutlu kadın varsa burada.. Başlarda yok yeaa bu kadar "mal" olamaz diye düşünüp çoğu mesajın, fotoğrafın sahte olabileceğini düşünmüştüm. Taaa ki bir tanıdığın sözümüzden bir kare temalı fotoğrafını görene kadar. Üzerinize akıl yağsın!! Kör oldum, şok oldum.. Güldüm, üzüldüm.. 




 Öncelikli olarak yorumlara ciddi ciddi yarıldığımı söylemek istiyorum.. Ama uzun süreli analizlerimin sonunda gördüm ki kadınlarımız çalışmak istemiyor, çalışmamak için kaynana ile oturmayı göze alıyor. Evliliği ya da kendisine verilen değeri evine koyacağı koltuk ve üzerinde sergileyeceği altınlarla bir görüyor... Hani 1 yıl aç kalsın ama üzerinde 36465 bilezik, 9897 altın olsun yeter kafasında... 




  Onunda ötesinde herkes inanılmaz namuslu, o kadar namuslu ki her detayları ortada! Akraba evlilikleri desen gırla, zaten çok normal böyle şeyler.. Sevgilisi ile el ele bile tutuşmamış; hep bakışmalı aşklar falan.. Evli kadınlar ise boynuz komasında.. Boynuzlanmayanlarda da durum vahim ayda 3-5 zorla... Bir de aldatan kadınlar var; aldatılanların eşine göstermesi gereken anlayışı açıklayan yorumcular, bunları saniyede linç ediyor.. Edilen hakaretin haddi hesabı yok.  Asalaklık diz boyu; ana babanın ömür boyu evlenenlere bakmak zorunluluğu varmış gibi.. Herkes biraz daha fazla para peşinde.. Kaynanaların hepsi sayko, bıraksan gece oğullarına sarılıp uyuyacaklar.. Sayfanın %65'i ya kaynana ile oturuyor ya da komşu.. Özel hayat sıfır. En büyük hobileri karı koca tv izlemek; bin şükür! Evimin kadını, çocuklarımın anasıyım; kocamda ana baksın düşüncesi ana fikir! Girilen sıkıntılara yapılan yorumlarsa gerçekten efsane.. Gizli bir hesap açıp sağa sola kaynayasım var aa dostlar!



   Şahsi fikrim Türk kızı diye sayfalarca yorum döken ekşi sözlükçüler ile bu kızlar buluşsun!! Kaybettikleri ruh ikizleri burada!! Aynı zihniyet... 

   Şöyle bir gerçek var ki kadının bakış açısı değişmedikçe, erkeğin değişmesi çok güç! Bunların yetiştirdiği çocuklarında pek farklı olabileceğini düşünmüyorum.. Siz böyle devam edin, değersiz, gurursuz ama zengin.. Ama ağlanmayın; aldatılıyorum, şiddet görüyorum demeyin... Çünkü siz hepsini fazla fazla hak ediyorsunuz.

23 Ekim 2015 Cuma

Hayır Canım, Yaş Almıyorum!

   25'i devirdiğime göre gönül rahatlığı ile yaşlanma triplerine girebilirim.. Dur kızım noluyor sana hooop derseniz de "gözlerimin etrafındaki çizgiler artık belli oluyor" derim. Zaten ne olduysa o çizgileri görmemle oldu! Tek tesellim mimik yaptığımda ortaya çıkmaları bu yüzden önüne geçmenin tam da zamanı..

    Hayır normalde salladığım şeyler değilken ruh halimin değişkenliği ve boşlukta olmam kendimi fazlasıyla incelememe sebep oldu diyebilirim. Bir de eskiden olmayan ama şimdi röfleli saçlarımda bile belli olan beyazlarım, ne ara bu kadar coştular bilmiyorum. Yaşlanıyoruz azizim.. Ama tabi ki sallamıyorum (!) Yoo tabi ki yaşıtlarımın yüzünü incelemiyorum nereden çıkarıyorsunuz... 

    Kremlere boğulmanın kırışıklık karşıtı etkisi var mıdır bilmem ama yapı gereği doğal olan ne varsa tercihimdir. Bir kere yüz temizleme, peeling falan olaylarını bile düzenli yapamıyorum.. Her hangi bir kozmetik üründense su, sabun ikilisini tercih ediyorum.

   Velhasıl durum böyleyken ne yapmalıyım dedim ve yüz yogasında karar kıldım. (Ama dur benim kullandığım ve memnun kaldığım bir ürün var diyorsanız da tavsiyelere açığım.) Günde bir kaç dakikamızı harcayarak yapacağımız hareketler, gergin bir yüze sahip olmamızda etkili olabilir.. Hatta sıra beklerken, araba kullanırken, televizyon izlerken bile bu hareketleri yapabilirsiniz. Hazırsanız anlatıyorum.

   Dudak çevresi için: Ağzınızı hava ile doldurun ve ağzınızı çalkalıyormuş gibi havayı sağa sola hareket ettirin. 

   İştesiniz diyelim, hemen bir kalemi alın ve dudaklarınız arasına yerleştirip ileri, geri 20 kere yuvarlayın. Dudak çevresinde oluşabilecek kırışıklıklar için birebir olduğunu söylüyorlar. 

   Göz Kapağı Çevresi için: Avuç içinizi kaşlarınıza yerleştirin ve yukarı doğru bir baskı yapın ve tam da bu şekildeyken kaşlarınızı çatmaya çalışın. Günde 3 kere yapmanız yeterli diyorlar..

  Boyun Sarkması için: Alt dişlerinizi üst dişlerinizin önüne yerleştirin ve tavana bakın. Boynunuzu gerebildiğiniz kadar gerin.

   Şimdilik tekrar ettiğim hareketler bunlar, işe yarar mı zaman gösterecek :) Ama bütün kaslarınızı çalıştırmanın bir zararı olacağını düşünmüyorum. Sizin etkili hareketleriniz neler?

    


22 Ekim 2015 Perşembe

Üç Başlı Ejderha - Leyla Erbil


    Leyla Erbil'in iki hikayesinin bulunduğu kitap, Üç Başlı Ejderha.. Tam 96 sayfa ancak öyle bir kitap, öyle bir hikaye ki... Kurgusuna hayran olmamak elde değil.

   Doğrusunu söylemek gerekirse kitabın içine girmekte başta zorlandım. Çünkü alışıla gelmişin dışında; Roma, Bizans, Osmanlı tarihi ve yakın tarih iç içe.. Hatta birbirine karışmış demek daha doğru. Ancak hikayeyi çözdükçe, bir iç hesaplaşmaya ulaşıyorsunuz. İşte o zaman sarsılıyorsunuz.. pişmanlık, unutamama, kızgınlık hepsi bir arada.. Oğlunun kaybıyla yas ve öc yumağına dönüşmüş bir kadının haykırışları..

   Bir hayli değişik olan bu kitabı okumak zor, ancak oldukça derin ve etkileyici.. Okuyanlar, siz ne düşünüyorsunuz?

 

9 Ekim 2015 Cuma

Bana Mastika'yı Çalsana


     Ekim ayının en güzel tarafı, devlet tiyatrolarının perde açması. Sizde şehriniz de hangi oyunlar var öğrenmek ve bilet almak için buradan yararlanabilirsiniz. Bursa'da ise şu sıralar Bana Mastika'yı Çalsana'yı izleyebilirsiniz.

      Oyun İzmir'de İkiçeşmelik'te geçiyor. İzmir'e yolunuz düştüyse ya da biraz hakimseniz, İkiçeşmelik'i o bayırı duymuş, görmüşsünüzdür. Sıra sıra spot eşya satan mağazalarıyla öğrencilerin, özellikle ilk öğrencilik yıllarında uğrak yeridir. Arka sokakları ise tam bir curcuna...


     Tam da böyle bir ortamda küçük bir kız çocuğu, Yeşim'in hikayesine; dostlarına, komşularına, yaşamına tanık oluyorsunuz. Kavgalarıyla, aşklarıyla, davalarıyla sıcacık bir hikaye.. Mahalle bir çok kökenden, kültürden insanla dolu. Sosyo-ekonomik koşullardan dolayı bir arada yaşamaya çalışan insanlar ve onların hikayesi.. Tüm yan karakterlerin hikayesine eleştirel bir bakış açısıyla değinilmiş. Bu açıdan oldukça etkileyici ve keyifli bulduğumu söyleyebilirim. Klasik bir roman oyunundan çok daha öte..

     Eee tabi müzikte olmazsa olmazlardan.. Oyun boyunca eşlik eden müzisyenler de ayrı bir renk, keyif katmış hikayeye... Oyun 2 perdeden oluşuyor ve yaklaşık 3 saat sürüyor. Bir akşamınızı ayırın ve gidin izleyin, izlettirin.

     Fiyatlar tam 8 TL, indirimli ise 5 TL.. Oldukça uygun. Ancak yer bulmak biraz sıkıntı. Siz siz olun önceden biletlerinizi alın. Keyifli seyirler..

8 Ekim 2015 Perşembe

Hüsnü Züber Evi "Yaşayan Müze" - Bursa

    Muradiye'de eski Osmanlı evlerini hayran hayran seyrederken yaşayan müze tabelasına takılıyor gözlerimiz. Hemen takip ediyoruz, Kocaman bir beyaz ev ve eski ahşap kapısı karşılıyor bizi.. Kapıyı vuruyor, Hüsnü Züber'in evine konuk oluyoruz.

Evi dışarıdan çekmeyi unuttuğum için fotoğrafı buradan aldım.

    Mimarisi ve orjinalliği ile kendisine hayran bırakan bu ev, Hüsnü Züber'in şahsi evi. 1836 yılında inşa edilen bu ev, 1988'de Hüsnü Züber tarafından satın alınmış. Ancak fazla tadilat görmeyen ve daha önceki sahipleri tarafından hoyratça kullanılan bu ev 4 yıllık bir restorasyon döneminin ardından 1992'de Hüsnü Züber Evi olarak turizme açılmış. Kendisi de turizme açtığı evinde yaşamaya devam etmiş, ölümüne kadar. Şahsına münasır olan Hüsnü bey, ölümünden sonra dostlarını, akrabalarını uğraştırmamak adına mezarını ve mezar taşını bile seneler öncesinden tasarlayıp, hazırlamış.
   
     Ev tipik Osmanlı evi, içeri girdikten sonra geniş bir avluya açılıyor. Sağda eskiden ahır olarak kullanılan bir kapı var. Şuan depo olarak kullanılıyormuş anca Hüsnü bey yaşarken burayı sanat tartışmalarının yapıldığı, sempozyumların düzenlendiği bir salon olarak kullanmış. Aydınlık avlunun diğer odaları ise Hüsnü Züber'in kaşıklara, beşiğe, saza, davula işlediği eserlerini sergilediği bir salona dönüştürülmüş. Evin en güzel yerlerinden biri de muhteşem bahçesiydi.

    Üst katta ise Hüsnü Züber'in yaşamına, zevkli evine konuk oluyoruz. Evde ki pikaplar ve gramafon iyi bir dinleyici olduğunun da göstergesi.. Keşke kendisi hayatta iken evi gezebilme fırsatım olsaymış diye düşündüm.




   Benim gibi ev mimarisine hayranlık taşıyanlardan iseniz gidip görmenizi şiddetle tavsiye ederim.  Evdeki antikalar, Hüsnü Züber'in eserleri ise gezmeniz için diğer sebeplerden.. Müzeye giriş ücretsiz, görevli arkadaş ise size ev ve Hüsnü Bey ile ilgili her ayrıntıyı zevkle anlatıyor.
Salonun en keyifli yerlerinden biri de Muradiye Külliyesi'ni gören bu köşe olmalı... Ev biraz ara sokakta kalmış. Tabelalar yönlendiriyor olsa da bu tarz güzelliklerin daha fazla duyurulması gerektiğini düşünenlerdenim. 

   Özellikle bu civarda Osmanlı mimarisine ait o kadar çok ev var ki.. Hepsi yıkılmaya bir kala durumunda bekliyor.. Ciddi bir restorasyonla eski Bursa sokaklarının turizme açılabileceğini düşünüyorum. Tabi ki restorasyondan kastım, yeni mermer taşlarla döşemeler ya da hiç alakası olmayan kapılarla aslında burası böyleymiş demeler değil. Bursa'nın bu konuda ki başarısı ortada... Neyse efendim, siz gidin; gezin, görün...

2 Ekim 2015 Cuma

Plaktan Çıkan Hayatlar


    Plaktan müzik dinlemek zevk işi.. Ruhu olan bir parçayı, yaşanmışlıklarla harmanlayıp rüyalara dalmak kadar da keyifli... Yeni basılan albümlerde de plak tercih ediyorum. Ancak işin en keyifli yanı eski bir albümü sahafları, antikacıları, plak satan müzik marketleri gezip; sohbet edip, karıştırıp, arayıp bulmak. Bulduğun anda yaşadığın mutluluksa tarifsiz.



    Eski plakları topluyorsanız küçük sürprizlerle de karşılaşmışsınızdır muhakkak. Üzerine yazılmış sözler, isimler, ilanı aşklar... Hikayelerine ortak olmak gibi; sürprizli, etkileyici.. 




Plakların içinden çıkanlar baya bir çeşitlilik gösteriyor üstelik, paylaşımcı arkadaşlarda mevcut hahdhafhafh :))


    Instagram'da tesadüfen keşfettiğim thingsifoundinrecords plakların içindeki yaşanmışlıkları bizimle paylaşıyor. Bulunan mektupları, fotoğrafları, konser biletlerini hatta daha fazlasını görebilir; sizde plaklarınızdan çıkanları bu sayfa ile paylaşabilirsiniz. Hesabı takip etmek isteyenleri buraya alalım.

1 Ekim 2015 Perşembe

Ekim Şarkıları #2

   Eylül'de yazın etkisinden çıkamayan, kendini tatillere atan ben ekimle anladım ki sonbahardayız. Hele de Bursa'da havalar bir anda soğudu, yapraklar sarardı... Hava tam kitabı alıp güzel manzaralı bir yerde kahve yudumlamalık.. Yağmurlar coşmadan sizde havanın tadını çıkarmaya bakın derim. Tabi bu sırada müzik olmazsa olmaz... Ekim şarkıları huzurlarınızda.

Broken Bells - Leave It Alone

Spooks - Things I've Seen

Daft Punk - Get Lucky

Calvin Harris - Blame