28 Ocak 2015 Çarşamba

Yusuf Atılgan - Canistan


        Metis yayınlarının "Beni Siz Delirttiniz!" ajandalarından almayan bir ben kalmıştım sanırım ki gecikmelide olsa hemen kendime bir tane edindim. Ne yapacağıma karar veremediğim defterler topluluğunun üzerine de atmama gerek kalmadı her güne küçük bir yer ayrılması en azından o güne dair ufak şeyleri yazabilme arzusu uyandırdı, yani benim gibi toplantıdan toplantıya koşmayanlar için oldukça kullanışlı :) 

     Kışı sevdiren bir güzellikte nergisler... Ne zaman görsem alırım, bütün ev kokusuyla dolar bunlar da çok güzel değil mi? Canistan'dan bahsetçektim ben aslında.. Tamam başlıyoruz :)

        Yusuf Atılgan'ın tamamlayamadığı son romanı Canistan. Tamamlayamadığı söylense de bana göre dolu dolu bitmiş bir kitaptı. Kitap 4 bölümden oluşmaktadır: Duruşma, Yargıç, Tanık ve Sanık. Yusuf Atılgan'ın yazamadığı bölüm ise Sanık'tır ki bu bağlamda da merak uyandırıcıdır.

        Kitabın ilk bölümünde bir intikam, karşılaşma yer alır. Bir nevi duruşma... Kitabımızın ana karakterlerinden Selim, Tokuç Ali'den intikamını almak için bir zamanlar kaçarak gittiği, izini kaybettirdiği köyüne geri döner. Selim'in tavrını fazla gururlu hatta sapkınca bulsam da çözümleyemediğim bir karakter. Fazlasıyla çalışkan, üretken bir adam ancak kendi özgüvensizliğinden dolayı da oldukça kindar... Ali'yle çocukluğundan kalan bir hesap için -Ali'nin hiç bilmediği, anlayamadığı bir hesap- geri döner. Hesaplaşmaları fazlasıyla trajiktir.

     İkinci bölümde ise Selim'in hesap gününe kadar güttüğü davanın sebebini, çocukluğunu, evini terk edişini ve sonrasında yaşananları öğreniyoruz. Yaklaşık 15 yıllık bir zaman diliminden bahsedilir ve tekrar olayın yaşandığı güne gelindiğinde ise sözü Tanık devralır, üçüncü bölümdeyiz. Tanığımız Kadir olayları kendi gözünden anlatır, hem olaylara hem de Kadir'in hayatına tanıklık ederiz. 

     Yazılamayan son bölümde ise tahminimce Tokuç Ali'nin yaşadıklarına değinilcekti bu açıdan yarım kalmış bir kitap olsa da kesinlikle okunmalı diyebilirim. Siz kitabı nasıl buldunuz, en sevdiğiniz Yusuf Atılgan kitabı hangisi?

26 Ocak 2015 Pazartesi

İzmirde Pikap, Turntable, Ses Sistemi

      Hayallerinizi süsleyen ses sitemi, pikap, turntable şehir dışında ve siz online alışverişe pek güvenmiyorsunuz... Online pikap almışlığı olan birisi olarak söylebilirim ki herhangi bir mağazadan almak özellikle ikinci ellerde daha güvenli zira bir sıkıntıyla karşılaştığınız da çözüm için ulaşmak çok daha kolay. Diğer türlü aldığın adamı ara ki bulasın, hadi buldun ne diye muhattap olasın. Bu durumda yer İzmir, nereye gidelim de alalım diyorsanız buyrun efendim sizin için bir kaç seçenekten bahsedeceğim. 
  
     Öncelikle ikinci el mi  sıfır mı ürün arıyorsunuz bu önemli.. Pikap alacaksanız bana göre pekte farketmez ki kriterleriniz açısından fikir vermesi için şurada bir kaç bir şeyden bahsetmiştim. Kafanızda ne aradığınızı netleştirdiyseniz başlıyoruz; 

1. Audiophile Fil Elektronik : Birbirinden güzel pikapları, ses sistemlerini görüp etkilenmemek mümkün değil. Genellikle sıfır plaklarıyla da dikkat çekici.. Ürünler biraz pahalı olsa da -markaları ve durumları göz önünde bulundurulunca aslında gayet normal- ilgi alaka kesinlikle çok iyi.. Detaylı bilgi için buradan ulaşabilirsiniz.
http://www.filelektronik.com/


2. Lambalı Radio Dünyası: Gramofon mu arıyorsunuz yoksa antika bir pikap mı? Hemen kızlar ağasının ikinci katına alalım sizi.. Aman kendinize mukayet olun çünkü seçenekler fazlasıyla cezbedici.. İkinci kata çıkar çıkmaz zaten müziği takip edin adresi zorlanmadan bulacaksınız ama yine de netleştirmek isterseniz;
http://www.lambaliradyodunyasi.com/

3. Ceyhun Plak: Daha önce şu yazımda da bahsetmiştim.. Kesinlikle çok ilgili ve herhangi bir sıkıntı da fazlasıyla yardımcı olması da bir avantaj. Ben de pikabımı buradan almıştım sonrasında iki pikap daha aldık ve hepsi antika kıvamında olmasına karşın hiç bir sorunla karşılaşmadık. Fiyatlar uygun, e gitmişken arşivi de genişletme imkanınız var... Daha ne olsun :) Detaylı bilgi için;
http://www.ceyhunplak.com/

4. Bit Pazarı: yanlış duymadınız, özellikle cumartesi gece ya da pazar çok erken saatlerde giderseniz uygun fiyat ve kalite de pikaplar bulma imkanına sahip olabilirsiniz. Bütün pazarı gezin, hepsinden tek tek fiyat alın; mutlaka dinleyin. (çoğunda elektirik sistemi mevcut o yüzden dinlemeden almayın.) Biz bir ay önce anfi olarak kullanmak için müzik seti almıştık; 2 hopörler ve seti piyasanın oldukça altında 50 TL gibi bir rakama aldık. Daha detaylı bilgi için sizi şuraya alalım.

5. Btrsound: İstediğiniz marka ürünü bulma imkanınızın çok yüksek olduğu, ses sitemlerine bayılacağınız hem tasarım hem de kalite arıyorsanız buyrun efendim;
http://www.btrsound.com/

    Şu da var gidip bakmalısın dediğiniz yerler varsa tavsiyelerinizi bekliyorum. Buralar dışında D&RTeknosa gibi yerlere de sık sık bakmakta fayda var. Aradığınız özelliklere sahip ürün buralardan da çıkabilir.

Unutulmayan Türk Filmleri

    Abuk sabuk öğle kuşağı programlarının sarmadığı zamanlarda ve dizilerde bu kadar popüler değilken televizyonların vazgeçilmezi Türk filmleriydi. Evde olduğum şu sıralarda öğleden sonra Türk filmi izlemeye hasretim, yetkililere duyurulur. Eminim sizde benim gibi Hababam Sınıfı serisini yüzlerce kez izlemiş, Gırgıriye ile gülmüş, Bizim Aile ile duygulanmışsınızdır. 

  Türkan Şoray'ın yönetmenliğini de yaptığı Dönüş... Ahh o finali ne zaman izlesem abartısız ağlarım, Seha Okuş'ta çok içten söylememiş mi?


   
      Yılmaz Güney ve Filiz Akın dedin mi, Umutsuzlar efsanedir. Benim en sevdiğim Yılmaz Güney filmi Umut olsa da bu filmini de ayrı bir severim. Sevdiğim adam benim fotoğraflarımı da evin her bir köşesine afiş yapsın; kapı kenarlarında poz kessin olmaz mı? :)



      Gülşen Bubikoğlu bana göre yeşilçamın en güzel en havalı kadını! İzlediğim filmlerin hemen hemen hepsinde giydiği kıyafetleri (şimdi bile ayıla bayıla giyilecek türden kıyafetler) duruşu, gülüşü şahane! Tamam makyajda azcık abartılı ama o zaman da gidiyormuş arkadaş.. Tarık Akan'la oynadığı her bir filmini ayrı seviyorum. Ama Yaz Bekarı'nın sonunun kötü bitmesini hiç sevmiyorum. 



        Ediz Hun hippi olsa baya tatlı olurmuş dediğim, çapkınlığının zirvesinde olduğu dönemde çirkin asistanının oyununa gelmesi karşısında düştüğü durumu konu edinen Tatlı Meleğim ne zaman çıksa tv karşısında kitlenip kalıyorum.



      Sizin unutulmazınız hangisi? En güzeli bu dediğiniz bir film var mı?

21 Ocak 2015 Çarşamba

Bu Aralar Ben.. #3

           Ocak ayı benim için çok yoğun geçiyor, hem biriken sunumlarım hem de bitmek bilmeyen finallerim ve ödev teslimleriyle şiştim resmen. Son dakikaları beklemeden mutlu olamayan bir insan olduğum için o son saatlerde nasıl can çekiştiğimi siz düşünün... Ama sadece bunlarla uğraşmıyorum tabi ki.. Şu aralar İzmir pek bir soğuk ancak güzel havayı bulmuşsak kaçırmıyor kendimizi hemencik Urla'ya atıyoruz. Kaç kere Urla'ya gitmiş olsam da Antik teknelerin bulunduğu arkeolojik kazı sahasına girmemiştim, bu sefer gittim, gördüm ve gidin görün fotoğraflar çekin gerçekten şahane!





        Orhan Pamuk seven birisi olarak tabi ki şuan "Kafamda Bir Tuhaflık" okuyorum, boza sevmeyen ben cam köşelerinde bozacı bekler oldum. Yakında kitapla ilgili yorumları da paylaşacağım.



      En sevdiğim, pek özlediğim Shameless'ın yeni sezonu başladı sonunda! Yurdum dizileri 4878475 bölüm yayınlanırken yabancı dizilerin azıcık bölüm olması aylarca hasretle yeni bölümleri beklememize sebep oluyor ama ben bu halini de seviyorum. Shameless'ı da bu kadar çabuk tüketmemek için biriktirmeye çalışıyorum. 

     Ceyl'an Ertem'in son albümü Amansız Gücenik'i dinlediniz mi? Benim şu aralar en çok dinlediklerimden...

Şu aralar ki rutinim bu şekilde, siz de ne var ne yok?
     

13 Ocak 2015 Salı

Paul Auster - Görünmeyen



     Son zamanlarda okuduğum en iyi kitaplardan biriydi desem fazla abartmış olmam sanırım. Paul Auster okumayı seviyorsanız ve henüz bu kitabını okumadıysanız muhakkak okuncaklar listenizin başına alın derim.

    Kitap 3 bölümden oluşuyor: ilk bölümde ana karakterimiz Adam'ı tanıyoruz. Sıradan bir üniversite öğrencisi iken tanıştığı enterasan çiftten sonra hayatı alt üst olan Adam yaşadığı travmayı uzun süre üstünden atamaz. Born ve Margot ile kısa zaman da bir ömür boyunca unutamayacağı şeyler yaşar. Hem yaşanılanlara müdahale etmedeki geç kalmışlığı hem de kendine engel olamayıp oyunun içine dahil olması onu yiyip bitirir. Yıllar sonra bu pişmanlığını birazcık üstünden atabilmek biraz da gerçekleri duyurabilmek adına kendi hayatını da içeren bir kitap yazmaya başlar. Kitapsa kendi içinde bölümlere ayrılmıştır, her bölüme bir mevsim adı veren Adam, büyük sırlar taşıyan bu kitabını yayınlayabilecek güce sahip değildir ve tek güvenebileceği isimse fakülteden arkadaşı, şimdilerin ise ünlü yazarıdır. İkinci bölümde hikayeyi biraz Adam'dan biraz da arkadaşının ağzından okuyoruz ki bu durumda kitaba bir hayli hareket ve heyecan katıyor. Geçişler o kadar iyi ki değişen anlatıcıları ya da kitabın içerisinde ki kitabı hiç yadırgamıyor ve daha çok okumaya sarılıyorsunuz. Ensest ve çarpık ilişkilerin yer aldığı Adam'ın kitabı bir anda öyle bir hal alıyor ki ne gerçek hangisi hayal karıştırıyorsunuz.. Üçüncü bölümü ise Adam'ın bir dönem arkadaşılık ettiği Cecile'nin günlüğünden okuyoruz ve hikayedeki eksik parçalar yerine oturuyor. Kitap bittiğinde ise neyin gerçek neyin hayal ürünü olduğunu anlamakta biraz zorlanıyorsunuz, sanırım kitabı heycanlı kılan noktası da bu.. Karmaşık gibi görünse de kitap çok iyi kurgulanmış ve insanı bir hayli etkileyen bir yapıya sahip.. 

       Bu arada Can Yayınları'nın değişen kitap kapaklarından rahatsız olan bir ben değilim diye düşünüyorum.. Hem orjinallikten eser yok hemde aynı yazarın farklı kitaplarının bütünlüğünü bozuyor; yani kitaplık konusunda benim gibi obsesifseniz eminim bu durum sizi de rahatsız ediyordur, keşke sesimizi duysalarda eski haline geri dönseler!  

7 Ocak 2015 Çarşamba

Ocak Şarkıları

     Merhabalar efendim, her ay ayın 1'inde o ay sizler için seçtiğim şarkıları yayınlamaya çalışıyorum ancak bu ay kişisel yoğunluğumdan dolayı biraz geciktim, tamam yılbaşı sonrasının da biraz etkisi oldu ama sınavlar falan da üstüne eklenince.. Velhasıl kusura bakmayınız. 

   Soğuk havalarda içinizi ısıtacak şarkılar seçtim bu ay sizin için umarım severek, keyifle dinlersiniz...

The War On Drugs - Red Eyes

Sam Smith - Stay With Me

Imany  - You Will Never Know

Shura - Touch

Feist - İntution