14 Mart 2014 Cuma

Konuşmak İçin 30 Martta Sandığa!!

          Günlerdir aldığımız üzücü haberlerin ne yazık ki ardı arkası kesilmiyor.Öldürülüyoruz!! ve şiddet, hınç,öfke giderek büyüyor! Bir çok kişinin o gazı, o vahşeti görmediği halde evlerinde kahrolduğunu biliyorum. Görmeyin de zaten. Ama hala daha "o da öyle yapmasaymış canım, hak etmişçileri anlayamıyorum!" Manyak mısın ulan? deyip kafa göz dalmak istiyorum! Çünkü benim düşünceme göre bu vahşetin bahanesi olamaz. Ölen çocukta olsa, adamda olsa bilmem ne halayında da hoplasa zıplasa, durduk yere kafasından vurulamaz!! Lütfen bilmem nerde öldürülen bebeklere niye ağlamadınız falan yazıp benim sinirlerimi hoplatmayın! Ulan senin halkın öldürülüyor, farkında mısın?!

        Hangi televizyon kanallarını izliyorsunuz, ne kadarını takip ediyorsunuz bilmiyorum ama dün 20:00'da İzmir/Alsancak gaz bombaları altında kaldı ve bir çok insan eylemlerle alakası olmamasına rağmen madur oldu, yaralandı, dövüldü. Ne yazık ki sadece İzmir'le sınırlı kalmadı yaşananlar.. İstanbul, Ankara, Adana, Bursa, Denizli ve bir çok şehir de de olayların ardı arkası kesilmedi. Hııı bir şey daha oldu, bu hengame de pat diye kürtaj yasaklandı. Çok önemli değil tabi kaoslarda yeni yasaların çıkmasına alıştık. Vaay durumu olmayan, kadının haline. Allahtan "tecavüze uğrayınca neden bebek ölüyor, kadın ölsün!" "Kadın tecavüzcüsünün çoğunu doğursun, devlet bakar"cı büyüklerimiz var da rahattayız çok şükür!!  Bir de hırsızlık gibi bir şey vardı da o zaten unutulmaya mahkumdu, geçmiş olsun.





        Öldürüldük ve ben ne söylesem boş! Şu saatten sonra sokağa çıkmanın kimseye bir faydası olmadığını hatırlatır; geçmişte ki örneklerle de eylem kültürümüzün halen "ama insanlarda onları kışkırtıyor" boyutunda olduğunu hatırlatarak tepki gösterilen kesime yarayacağını belirtmek isterim.  Ama konuşabileceğimiz tek bir gün var o da 30 Mart! Bir oy neyi değiştirir demeyin, sandığa gidin. Değerlilerinizi kaldırmak çok zor değil; hani sosyal medyada atıp tutmacadan biraz daha yorucu ama inanın değer! Oylarınıza, demokratik hakkınıza sahip çıkın! Bu ülke de sosyalist, milliyetçi, liberalist, sosyal demokrat, lgbt, kürt, alevi, sünni, feminist, muhafazakar tüm ideolojik gurupların/partilerin temsil hakkı var; unutmayın.

         

9 Mart 2014 Pazar

Tezer Özlü - Eski Bahçe, Eski Sevgi


         
          Ne zaman Tezer Özlü okusam, fonda Janis Joplin'in sesini duyarım. Nedense ben onun cümlelerine, kelimelerine Janis Joplin'in sesini yakıştırırım. Eski Bahçe - Eski Sevgi'yi okurken de aynı şeyleri hissettim. Tezer Özlü'nün küçük kısa öykülerinden oluşan bu kitap yeniden derlenmiş ve daha önceleri sadece Eski Bahçe olarak yer alan öykülerinin ardına kıyıda kalan yayınlanmamış öyküleri de eklenerek Eski Sevgi olarak adlandırılmış. Öyküleriyle onun hayatına girip farklı düşünce yapısını görüp, genç yaşında yitirdiğimiz yazarı tanıma fırsatı buluyorsunuz. Ölüme karşı duruşu, kabullenemeyişleri ve yoğun duygularıla okumaya anlamaya değer biri. 


Anlattığı her şey kendi hayatı, kendi öyküleri.. Apaçık, çekinmeden ve cesur.. Belki biraz dağınık yazmış gibi gelebilir ama diğer tüm kitaplarıyla birleştirdiğinizde hayran olmamak mümkün değil. 




7 Mart 2014 Cuma

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü

     Dünya Emekçi kadınlar günü her yıl 8 Mart'ta kutlanan bir gün. Kadın cinayetlerinin ardı arkası kesilmeyen, kadının iş gücü piyasasındaki yeri (erkeğe göre - 148 ülke içinden sıralama olarak) 131 iken, çocuk gelinlerin sayısı hala göz ardı edilemeyecek kadar fazlayken, tecavüz taciz gibi konularda daima kadın suç unsuruyken, evdeki emeğin bir değeri yokken, işte çalışan kadın evde de çalışmaya mahkumken, biyolojik hakları, giyimi kuşamı, duruşu tavrı, seçimleri gündem konusu haline getiriliyor ve "kadın" dışındakilerin seçimi önemsenmiyorken sanırım bizim ülkemizde 8 Mart daha da önemli.



Kadınların ve kendini kadın hisseden herkesin "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" Kutlu olsun. Detaylı bilgi almak için şuradan, bulunduğun şehirdeki kız kardeşlerinle buluşmak için ise buradan yararlanabilirsiniz.


3 Mart 2014 Pazartesi

Orhan Pamuk - Kar

    

  
    Orhan Pamuk'un bir çok kitabını okudum ancak Kar'ı okumak için geç kalmışım diye düşünüyorum. Güneydoğu gezimde Mardin'de tanıştığımız Kanadalı çiftle konuşurken balayı turlarına Kars'tan başladıklarını duyunca şaşırmış, "Pamuk'un kar kitabını okuyup, gitmemek olmazdı" sözleriyle de şaşkınlığımı ikiye katlamış, ve lütfedip Nobel ödüllü bu kitabı okumadığım için ise biraz utanmıştım. 

     Bir çok kişi Orhan Pamuk'u anlaşılmaz, sıkıcı bulsa da ben fazlasıyla seviyorum. Yaptığı değişik türde ki roman denemeleri ya da net duruşuyla çokta anlaşılmayı beklediğini düşünmüyorum.

      Velhasıl, klasik bir Orhan Pamuk karakteri olan "Nişantaşında büyümüş, bir zamanların sol akımına kapılmış, sanatı; sanatçıyı her şeyin üstüne koyan" Orhan Pamuk'un arkadaşı olarak geçen karakter Ka, başkası tarafından yazılan bir şiir için kendisine tutuklanma kararı çıkartılınca Almanya'ya kaçar ve bir süre sonra hayatındaki en büyük yetisini, yazma kabiliyetini kaybettiğinin farkına varır. Kars'taki kızların intiharlarının artması ve bir türlü aklından çıkaramadığı İpek'in hatırası Ka'yı Kars'a sürükler. Yoğun kar yağışının bolca işlediği,  Kars'ın içindeymişiniz hissini veren bu roman da siyasi partiler, islami tarikatlar, kürt milliyetçiliği, ermeni - rus evleri, başörtülü kızlar, 80 ihtilali ve bir çok konuyu bulacaksınız. Ka hem hiç istemediği olayların, tarikatların içerisinde kalacak, hem aşkla kıskançlık arasında bir seçim yapacak ve hem de kendini yeniden tanıdığı ve bir anda gelen şiirlerinin şematiğinde kendi inançlarını sorgulayacak. Kar'ın, Kars'ın Ka iin anlamını, şiir sistematiği içinde görünce şaşıracaksınız. 

     Yapı Kredi Yayınlarından çıkan baskısını okuduğum roman da, Pamuk bu zamana kadar hakkında çıkan tüm eleştirilere ya da romanıyla ilgili yorumlara cevaben son söz yazmış; gözden kaçırmamanızı ve okumanızı öneririm.

    Kitabı okuduysanız siz ne düşüyorsunuz? Orhan Pamuk okumayı sevenlerden misiniz?