18 Kasım 2015 Çarşamba

Huzurlu Yaşam İçin Ev Arkadaşlığının Altın Kuralları


    Aynı evi paylaşmak!! Ne kadar heyecanlı geliyor değil mi kulağa! Sen üniversiteye yeni başlamış ve muhtemelen kankasıyla eve çıkmayı planlayan tatliş kız, bu zorlu maratona hazır olduğuna emin misin?

    Öncelikle durumunuz müsait ve yalnız kalmakla ilgili sıkıntılarınız yoksa tek başınıza yaşamanızı tavsiye ederim. 6 sene boyunca 4 farklı ev arkadaşı ile yaşamış biri olarak bunu canı gönülden söylüyorum! Zira yeri geliyor kendi ailemize tahammül edemiyoruz, elin kızını mı çekçeksin!

    Neden dersen bir kız arkadaşınla çıktığın evde asla 2 kişi yaşayamıyorsun! Çünkü ailelerinin yanında baskıdan başı dönen kızlarımız üniversite ortamında istediği her şeyi yapabileceğini ve uçanı kaçanı eve doldurabileceğini zannediyor. Şanslıysan 2+1 yaşarsın, değilsen bitmek bilmeyen misafirlerle kolay gelsin. Yok beybisi biz anlaştık diyorsan o anlaşmayı sende çiğnersin, o da çiğner geçmiş olsun. 

     Bir de samimi olma durumu var.. En yakın arkadaşımla eve çıkmalıyım, en yakın arkadaşımı öldürmek istiyoruma dönebiliyor.. Çünkü o en yakın arkadaşın seni anası, babası, sevgilisi zannedip hayatı zindan ediyor.. Bir de ilgilenmezsen küsme durumları var... Hele bir de çakalsa kiçim ağriyor, başim ağriyorla bütün işleri sana yıkması an meselesi haberin olsun.. Ben herkes kendi işini görsün kafasında bir insan olduğumdan bu tarz durumları sallamıyor, ilgilenmiyordum.. Ama duygusal biri isen yıpranma payını bir düşün.

     Öğrenci evinin en gereksiz görülen ama en önemli elektronik aleti kesinlikle bulaşık makinesi! Bunu bulaşık biriktirmekten çatal, bıçak, tabak bulamayıp; yıkamamak için çöpe atan ve yenisini alan birisi olarak söylüyorum! Cimrilik yapma al, aldır! Çünkü kimse vize, final zamanlarında -hele kış aylarıysa ve evde doğalgaz, termosifon yoksa- bebek poposu yumuşaklığındaki ellerini suyun altına sokmak istemiyor. Bu gibi durumlarda sıraya koymak bir çözüm tabi başarabilirseniz. Ben bir süre rus batağında ki şansımla da idare ettim ama bir yerden sonra yemiyorlar :) Gelen misafire kakalamakta bir çözüm çünkü o misafir, misafirler hep geliyor ve yıkamadan gidiyor.. Tabi bir iki yıkamadan sonra onlar da yıkamıyor ama sizde sirkülasyon fazlaysa böyle idare edebilirsin :) Ben yemek yapayım o yıkasın dersen... I ıhhh! Hanım kızımız seni anası zannedip her gün yemek bekliyor ki bu da derslerde soğan kokan elleri beraberinde getiriyor, al sen o makineyi!

     Aynı bölümde ve de aynı sınıftaysan şenlik başlasın! Senin ondan daha başarılı olma ihtimalin yok, en iyisi o.. Diyelim ki oldun, sıçtın işin gücün yok bunu çalıştırmakla yükümlüsün. Hadi çaliştırdın, bitti mi? Yooo beybisi, o muhtemelen öyle bir gerizekalıdır ki ömrü boyunca powerpoint açmamış, excel kullanmamış, wordte yazı yazmamış hatta internette kaynak taramamıştır! Yani sana öyle yedirir.. Grup ödevlerinde bütün angarya sende.. Olmadı sınıfta kalcam yalanıyla sana itelenen ödevler seni bekler.. Not saklama, derse girdim ama not tutmadım durumları da ilerleyen zamanlarda kapını çalabilir... Sen güvenme ona.. Hele bir de yapma, ya da yaptığını beğenmesin! Senden fesatı, kıskancı yok.. Bütün okuldan dinlersin. Neden? Çünkü ömrü billah sorumluluklarını başkasına yıkarak yaşamış asalak kızımız, seninde onun işlerini yapmakla yükümlü olduğuna inanır.

    Diyelim ki ev arkadaşının sevgilisi vardı ve ayrıldı! Havaaaar komşular... Tam kıç baş dağıtma zamanları.. Hele bir de çapkınsa, ne sen sayabilirsin ne de başkası ama tabi ki ortamlarda iyi aile kızı pozları gırna buna da şaşırma. Avutayım şuncazı dersen gecelerde, partilerde ezeceğin paralar ve sileceğin kusmuklar seni bekler! Hele o erasmus partileri... Nasıl tiplerin İtalyan erkek aşkıyla coştuğunu gördüğünde inanamayacaksın!  Tabi bunca cozutmanın sonunda senin kız da birini bulur ve o andan itibaren yapışır. Öyle bir yapışır ki kimse ayıramaz.. Sülük sevgilinin de faydaları yok değil, aklını kullanırsan bakkala, çakkala, amelelik işlerine koşturur rahat edersin. Beleş tamirler de cabası.. Ama genelde beceriksiz oluyorlar, sen tuvalet sildir en iyisi.. Bir de sülük sevgiliye yaranma evresi var.. Mesela öğlen yaptığın çorbayı akşama bulamazsın. Neden çünkü enişten lol oynarken; sigara dumanından, havasızlıktan bitap düşmüş bir bakkala çıkışta şifayı kapmıştır. O aşamadan sonra gitsin pastalar, börekler, çörekler.. Gitsin de gelmesin!! (Merhaba stalker, amcayla aran nasıl?) 

    Temizlik! En nefret ettiğim kısım bu.. Öyle hijyen hastası tiplerden olamadım hiç.. Temizlik yapmayı da sevmem. Ama pislikte de yaşamam! Belirli zamanlarda temizlemeye çalişirim, ama birlikte temizleyelim de genelde ya senin ya onun işi uymaz.. Sıra sana o kadar çabuk gelir ki anlamazsın.. Bu sebeple de parası neyse verelim, ayda 1 gelsin biri temizlesin kafasında oldum. Çok mu zengindin kızım dersen değildim tabi ki, yemeyelim birbirimizi eğlenmeye çıkmayıver bir akşam; ya da o pahalı restaurantta yemek yemeyiver sende temizlikçi tutarsın :) Ama tabisi bütün harçlığını 4698764 liralık çantaya yatıran sonra aç gezen ev arkadaşlarım buna yanaşmadı. Bizde belirli zamanlarda yapılan temizliklerle çözmeye çaliştik. 1 numara çok temiz olduğunu iddia ederdi, öyle temizdi ki manitasının evini bile dip köşe silerdi.. Ayacıklarına toz gelince tiksiniyormuş. Ama mezun olacağı sene bozulan süpürgemiz sonrasında aylarca süpürgesiz kalmamız bu hijyen meraklısını hiç etkilemedi. 2 numara titizdi gerçekten, hatta cam silelim diye tuttururdu.. Ama tabisi o cama çıkamazdı sonuçta okulun Adriana Lima'sıydı, onu tanıyan 3-5 arkadaşı ya görseydi.. Ya da fanfinfonları.. Bende silmezdim.. Gelene kakalanırdı. 3 numara ise tam bir şov girl'dü. O hamaratlık, o titizlik.. Maşallahtı dorusu.. Hep başkası yapsın o oje sürsün kafasındaydı, canım benim.. Ev hayatımız boyunca hiç yapmadığı ama yaptığını iddia ettiği yemekler arkadaşları arasında gereken şöhreti yakalamıştı. Resmen bir reklam, pazarlama uzmanı kabiliyetiyle göz dolduruyordu. Temizlik olayını bende çözememişim, kolay gelsin.

   Biz çok iyi arkadaşlarız, aramızda 3'ün 5'in; sigaranın falan lafı olmaz! Aha, sıçtın! Günde 3-5 sigara içer ama her gün paket alırsın. Alkol seviyorsan yandın, zulaların ilalebet patlamaya mahkum, çünkü hep içmelik bir sebep vardır. Tabi ki ekmek, su, peynir zeytin gibi şeylerde hesaplanmaz ama nedense sana kalır.. Kalsın nolcak, biliyorum sen sallamazsın ama işin çakallık boyutunu ayıktığın anda.. Gerilen sinirler ve sen baş başasın!! Bu aşamada belirli bir süre yemekleri ayırmak ve ayrı takılmak işe yarıyor. Kyk'lar yatar yatmaz da aylık alışveriş hayat kurtarıyor. Not et sen kenara!

  Bu ay elektirik faturasını sen öde ben vereyim olayı... Sakın diyeyim, minimum 1 ay alamazsınız... Hatta öyle ki elektirik için olmayan paranın ne kadar saçma şeylere harcandiğini gördükçe sinir krizi geçirirsiniz. Onda yoksa sende de yok, net!

  Bir de en fecisi hiç bir şey bilmeyenler! Yani siz el bebek gül bebek büyütüp bunları hangi akla hizmet dışarı okumaya yolluyorsunuz anlamıyorum. Makarna da mı kaynattırmadınız arkadaş? Çay koyamaz, kahve yapamaz, bulaşık yıkayamaz, çamaşırı makineye atamaz!! Bir bok yapamadığından olsa gerek yalnız da kalamaz! Öğrenmek içinde çaba harcamazlar çünkü muhtemelen kahvaltıları bile tepside yataklarına gelmiştir. Burada şu garibanlara kızsam da bu çocukları yetiştirenlere daha çok kızıyorum! Özellikle erkeklerde durum daha da vahim. Çünkü bir şeyi beceremediklerinden annelik yapacak kızlarla sevgili olup günü kurtarma peşindeler; tabi ki şanslılarsa.. Yakışıklı çocuklarınızı ne yazık ki kapışmıyorlar. Ne hayallerle gelen yiğitler bir oda da hazır gıda ve pc oyunlarında derman arıyor..Resmen kabuslar, böyle biriyse ev arkadaşı adayınız şimdiden şutlayın! Annelik için çok gençsiniz..

   Mezuniyete 1-2 sene var, hehh işte o evre ev arkadaşınızın sevgilisi ile karı kocacılık oynama evresidir. Nişan, düğün, gelinlik hayalleri uçaar gider.. Bunları dinlerken çektiğiniz eziyetler bir yana düne kadar gözü felfecir okuyan kızın ne çabuk bu kafaya girdiğini anlayamazsınız. Hele bir de bu aşamada bekarsanız, uuvv giren çıkan lafın hesabı yok. Dinlemeyin, ilgilenmeyin.. Zaten mezun olunca ayrılıyorlar. 

   Senin şuyunu ödünç alabilir miyim? Ben çok elzem bir durum değilse asla kıyafetlerimi ya da başka bir şeyimi vermiyordum. Sende ne biçim arkadaşsın demeyin. Elini veren kolunu alamıyor. Sonra cağnımm botlarınız kankanızın taraklı ayaklarında ziyan olurken hatırlarsınız sözlerimi.. Vermeyin! Ama tabi ki arsızlar olabiliyor, siz vermeseniz de alıp giyerler.. Şaşırmayın. Mülk kavramı, özel hayat, saygı gibi önemli unsurları çocuk denilecek yaşlarda öğrenemeyince siz de öğretemiyorsunuz. Uğraşmayın, ortamlarda rencide edin! Kesin çözüm, utanıyorlar.. (utanabilmeleri de ayrı bir ironi.)

   İyi yanları yok mu bu ev arkadaşlığı durumunun diyorsanız var tabi ki ama o da başka bir yazının konusu, umarım her şey yolunda gider. Şimdiden size bol şans!

    

10 yorum:

  1. Valla görür görmez facebook sayfamda paylaştım, çünkü yeğenim de öğrenci, aynı sınıfta bir kız arkadaşıyla ev tuttular. Okusun:) Benim bu konudaki yorumum şu: Rahmetli babam sağolsun şanslıydım oturduğum şehirde okudum hep. Ama ya olmasa ne yapardım hakikaten zor:( Yazdıklarını okusam herhalde tek başıma oturmak isterdim:) yok çekemem kimseyi:)her şeyi bıraktım illa ayrı banyo tuvalet isterim evime misafir bile gelmesini istemiyorum ben de misafirlikte tuvalete gitmiyorum o derece:)))ha ama misafir banyom olsa buyursun başım üstüne:)
    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım huzurla, mutlulukla otururlar :) aslında biriyle yaşamanın güzel yanları da var, en basitinden hayatı paylaşmayı öğreniyorsunuz.. Ama tabi verilen tavizlerde ipin ucu kaçinca sorunlarda patlak veriyor..

      Sil
  2. deepin yazısıyla geldim ama hakikaten dedıgı dogru adın yeter :)
    Ben unıversıte hayatım boyunca 4 yıl aynı arkadaslara yurtta kaldım :) Ama eve cıksamda hallederdık cunku pek bı farkımız yoktu :)))
    herkesın karsına dogru kısıler cıkar ınsallah :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, hoş geldiniz :)
      İki kişininde birbirine benzemesi çok önemli gerçekten, zira karakter farklılıkları başta göze batmasa da sonradan problem teşkil edebiliyor..

      Sil
  3. Evet nokta atışı diye buna derim ben.dertlerimi dökmüşsün.ben misafirleri kovmuştum bu kısımdan bahsetmedim di mi hiç ? Artık kapı çalanımız çok olsa da oturmaya kalamıyor pek kimse.bir de ev arkadaşımın arkadaşları onu sömürmeye basladılar.bu da ne merakmış kendini sömurtmeye.o aylık alışverısde aldığımız şeylerin birer ikişer evden gidisini de gördü bu gözler.komsuya kahve icmeye giderken evde ki kahveyi de götürür mesela.şey onlarda kalmamışta der...çorba makarna turşu kahve ... bu liste uzar gider.bu yüzden günlük yiyeceğin kadar almak daha mantikli geliyor artık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. oouww.. Sizin durum daha sıkıntılıymış, bence de günlük alıp dert etmemek en güzeli.. Hayır götürde içeceğin, yiyeceğin kadar götür; ardındakine de kalsın de mi? Ama müdahale etmeyince pek sallamıyorlar ne yazık ki..

      Sil
  4. ha haaaaa çok çok iyi yazmışsın yaaaaaa. iyi yanları da var diyorsun yani ha haaaa :) çok eğlenceli anlatmışın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yani var tabi ki :D birebir yaşanmış şeyler, bende çok eğlendim :P

      Sil
  5. Çok traji komik gözüm korktu valla.
    Hatta ben kimseyi büyüsünü kaybedecek kadar tanımayayım benden uzak dedirti :)
    Yazıda ki yaşananları okuyunca özellikle elini uzat kollunu alır kısmında hıhım öyle diyerek başımı salladığımı fark ettim ki bu durum sadece okul arkadaşıyken bile yaşanıyor bir de ev arkadaşı olunca kaçısı olmuyor illa ki araya kavga çatırdı gürültü ve kırgınlıklar giriyor.Yazık ama :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet o kısımda birlikte yaşamaya pek gerek yok aslında genel bir kural olmalı :))

      Sil