Genelde bir yazarı severim ya da sevmem ama Orhan Pamuk söz konusu olunca kararsız kalıyorum.. Orhan Pamuk'la tanıştığım ilk kitap "Masumiyet Müzesi". Müzesini de gezebilmeyi sabırsızlıkla bekliyorum, gerekli bilgiyi buradan edinebilirsiniz. http://www.masumiyetmuzesi.org/
Kitaptaki betimlemeler o kadar kuvvetli ki bir yanda hayal gücüne birşey bırakmazken bir yanda da Kemal'in hislerini anlamanıza yardımcı oluyor. Zaman zaman uzun betimlemelerden sıkıladabiliyorsunuz. Saplantılı bir aşk hikayesi gibi gelsede anlatılan herşeyin gerçekliği var olması (özellikle müze fotoğraflarında Füsun'un küpeleri ve biriktirilmiş onlarca izmariti görünce çok etkinlendim.) sizi hikayenin içerisine sürüklüyor.
"Bir gün bir kitap okudum ve hayatım değişti." şeklinde satışa sunulan Yeni Hayat romanı ise daha ilk cümlesiyle büyük bir merak uyandıyor. Kitabı okurken "acaba hangi kitaptan bahsediyo bunlar, ışık var tamam herkes sürükleniyor ama bu ne neden söylemiyorlar bari içinde ne yazıyo onu söyleseler ya" beklentilerine gircekseniz boşa zahmete girmeyin derim. :) Dante'nin aynı isimli kitabından "esintiler" taşıdığı söylenmiş olsada okumadığımdan bu konuda yorum yapamayacağım. (okuma listemde bekleyenler arasında.) Hiç Orhan Pamuk okumadıysanız, denemek için iyi bir kitap.
Cevdet Bey ve Oğulları ise benim favorim. Orhan Pamuk'un hayatından izler taşıdığı ve 22 yaşında yazmaya başladığı ilk kitabı kendi hayatından izler taşımaktadır. (Nişantaşı, konaklar, istanbul beyfendileri beyoğlunda eskiden takım elbiseyle gezerdi diyaloglarını sonradan gezi parkı hakkındaki düşüncelerinde bile göreceğiz.)
3 bölümden oluşan bu kitabında Pamuk aslında 3 ayrı kuşağın hikayesinide günümüze taşımaktadır. 1905 yıllarında Cevdet Beyin abisi Jön türklere katılıp ihtilalci olmayı seçerken Cevdet bey dönemin tek müslüman tüccarı olmayı seçmiş ve hayatını buna endekslemiştir. Aile hayatına düşkündür, henüz evlenip çoluk cocuk sahibi olmadığı halde yeni açtığı ticaret hanesine şöyle bir isim koyar : Cevdet Bey ve oğulları ithalat-ihracat nalburiye. Zengin, soylu ve kültürlü bir hanımla evlenmek ister. o güne kadar hiç paşa yetiştirememiş orta sınıf bir aileden geliyor olması paşaları önemsemesine yol açar. Toplumsal konumu nedeniyle sürekli bu üst sosyo-ekonomik sınıf karşısında ezildiği, aşağılık kompleksi içinde yaşadığı anlaşılmaktadır. Bir paşa kızı olan Nigar Hanımla yapacağı evliliğin bir anlamıda bu aşağılık duygusundan kurtulma isteğidir.
İkinci bölümde karşımıza çıkan Refik ise Cevdet Bey'in 2 oğlundan küçüğüdür ve Cumhuriyetin gelişmesiyle birlikte ülke sorunlarına duyarsız kalamayan, mühendis olduğu halde baba mesleğini devam ettirmenin ağırlığı altında ezilip bir şeyler yapabilmenin sorumluluğunu ve gelgitlerini yaşayan Refik'in ruh halinin yanı sıra köşk hayatının yavaş yavaş bitip apartman hayatına geçişin ve sözde modernleşmenin izlerini görüyoruz.
Üçüncü bölümde ise Refik'in yurt dışında tahsil görmüş oğlu Ahmet'i göreceğiz. Ahmet ihtilal döneminin etkisiyle amcasının izinden gitmek istemiş ancak, gerekli cesareti gösteremeyişiyle kendi resimleri; babannesi arasında kendini 2 eve hapsetmiştir. (Orhan Pamuk'a ait izler taşıdığını düşündüğüm karakterdir aynı zamanda.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder