3 Ekim 2014 Cuma

Oblomov - İvan Aleksandroviç Gonçarov

                                                                           


                                                                            "Bu kitapta önemli olan Oblomov değil, Oblomovluktur."
                                                                                                                                Dobrolyubov

             Rus klasiklerinden sayılan eser, 1850'lerin Rusya'sında geçiyor. Ailesinden kalan çiftlik -Oblomovka- ile tembelce yaşamaya alışmış Oblomov'un hikayesini konu alıyor. Yazar Oblomov üzerinden dönemin Rusya'sını eleştirmiş bu sebepten de kitap büyük ilgi görmüştür.  Kitabı bu kadar önemli yapan olgu nedir derseniz, kanımca çağımızında hastalığı olan; tembellik. 

        Kitabın belli bir sayfasına kadar ruhumu darlayan Oblomov kafasındaki düşüncelerle ve üşengeçliği ile yatakla bir türlü vedalaşamıyor. Çalışmak, efor sarfetmek, yürümek, gezmek gibi aktiviteler onun için korkutucu bir külfet. Üstelik çözmesi gereken dertler de kapısına dayanmış, yine de hareket edemiyor.. Tutulmuş gibi... Zihni yapmaya çalıştığı planla o kadar meşgul ki (!) sürekli ziyaretine gelen ahbaplarına kendisine çözüm bulabilmesi için neredeyse yalvarıyor.  Ta ki aşk kapısını çalana kadar.
       
        Öyle bir aşk ki bu, yatağından çıkamayan Oblomov gidiyor yerini kırlarda yürüyüşler yapan sevdiğinin bir sorusu karşısında bütün çarşıyı alt üst edip kitaplar alan ve aldığı kitapları hatim eden; zaman zaman yorulan ama şikayet etmeye fırsatı kalmayan bir adam geliyor. Tabi o da bir yere kadar, iş ciddiyetinde bindiğinde cebinde metelik kalmadığını fark eden Oblomov, işlerini koyamamanın hezimeti ile sevdiceğine kavuşacağı günün hayali arasında kalır, işler daha da karmaşıklaşmıştır.

           İş  bankası kültür yayınları tarafından yayınlanmış baskısını okuduğum Oblomov'u çok sevdim. Klasikler de düzgün baskı okumak kitabın anlaşılabilirliği, okunabilirliği açısından çok önemli ki İş Bankası yayınları da genelde beni yanıltmıyor. Kitap tam 619 sayfa, bu şekilde söyleyince korkutucu gibi gelebilir ancak okuması kolay bir kitap, sayfaların nasıl ilerlediğini farketmiyorsunuz. Sizin klasikler içerisinde sevdikleriniz hangisi?

6 yorum:

  1. Savaş ve Barış en sevdiklerimden. Bu kitapta ilginçmiş biara okuyayim en iyisi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de Savaş ve Barışı okuyamadım henüz :(

      Sil
  2. Bu kitabı ne zamandır okuyacağım ben de. ..
    Tembellik tam da son zamanlardaki halim, bir an önce okuyayım bari şu Oblomov'u.
    Benim favori klasiğim de "Jane Eyre", tavsiye ederim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Jane Eyre'i ne zamandır okumak istiyorum bende... Tembellik biraz bulaşıcı sanırım; ister istemez etkileniyor insan :D

      Sil
  3. Eylemi, eylemselligi "red" eden Oblomov'a, insanların yıkımcıl egilimlerine bakıp da hak vermemek elde degil... zaman zaman oblomovluk bana da çok çekici geliyor. Unutmadan Lenin şöyle demiştir: " Bizler asla Oblomov olmayacağız!"..-)

    YanıtlaSil
  4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil